8 Haziran 2010 Salı

Merhaba

Merhaba öfkemin bağrında ağaran şafak
Gecenin çelik kabuğunu paslı zincirlerini
Bir bir kırarak yürüyen sevda
Sabır taşlarından mevziler örerek
Zamanın rahminde büyüyen çocuk merhaba

Bin nice derin derin hesapları
Ince ince taranıp geniş geniş sorulacak
Ki açılmamış defterlerde bakir
Tüyü bitmemiş yetimlerin ahı
Sen Muntakim olan sönmiyecek ışık
Damarlarımızda dolaşan delişmen kan
Muhammed çağrısıi sevda merhaba


Merhaba bir elinde Kur`an
Diğerinde daha paslanmamış silahıyla
Can pahası kan pahas
Cephelerden cephelere koşan
Namlulara sürülen ceylanlar
Kıyama durmuş maveramızda
Şimşekler çakan gözler dinamit yüklü yürekler
Savaş bittikten sonra bile
Alınlarında köpüren terleriyle dolu dizgin
Daha koşuları bitmemiş atlar
Sen gül çağının çocuğu toprakta yeşeren kan
Bir ölüp bin dirilen şehidan merhaba

Merhaba esirkentler diyarından karanlık zindanlara
İdam sehpalarından kan kokan alanlara
Nasırlı ellere çatlamış dudaklara
Kan ağlayan gönüllere güllere sümbüllere
Kucak açmış kanat germiş dağlara merhaba


Merhaba kıyam yüklü şafaklar
Bir vakte ayarlı zaman
Merhaba ey yeryüzü
Ve Sen ey yeryüzünün yüzakı müslüman

Viyana,29.05.1985

.

Arif Altunbaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder