18 Eylül 2010 Cumartesi

Nihavent Makamında

Nereye gitsem gittiğim benim değil
keder çerçeveliyorum şuramda;
sonra bir Beşiktaş vapuru denize atıyor esmerliğimi…
Kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında...

Nereye ölsem öldüğüm
benim değil bu panjurlar, bu yollar, iskeleler;
artanım böyle ölüme eksildikçe her sabah,
ruhsatsız namlularda tetikler benim değil...

Sonra imansız, imlâsız bir aşkla
o kadın, dürtüyor uykuda:
“Sevgimden ve kendimden korkuyorum;
sarıl bana... sarıl bana...”
Hep erken salıyorum onu sabahın bozgununa.
Kuşlar uzaktır sonra;
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında...

Yansam... Yansam yandığım benim mi?
Artık bir külüm o yıkımlardan
ve kalan dağınık, sevgisiz yataklardan.
yaslıyım, bozgunum, uykusuzum da;
gel iki cehennem olalım günlerin yangınına
ter düşürüp yataklara…

Kuşlar…Kuşlar uzaktır sonra,
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında...
.

Yılmaz Odabaşı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder