27 Şubat 2010 Cumartesi

İNSAN



İnsan , bir mes'ut zalim , insan bir mağrur cahil;
Tekne kırıl , su azgın ve kayıplarda sahil......

AKIL



Akıl ,akıl olsaydı ismi gönül olurdu;
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.

DEV


Öyle bir devim ki , ben , hakikatte pireyim,
Bir delik gösterinde utancımdan gireyim...

ÇİFT KANAT



Biri aşık biri nefret ; bizim kanadımız çift...
Ateş saçmalı ki nur, erisin kapkara zift...

SÛAL-CEVAP



Sual : Ey veli , insan nasıl olmalı, söyle !
Cevap : Son anda nasıl olacaksa hep öyle...

İNSAN



Bir bölünmez ki , insan , onu zaman bölüyor;
İnsan her ân dirilip her saniye ölüyor...

ONLAR



Onlar ki , dudakları ölümsüzlük tasında;
İmsaları , mâverâ yurdu haritasında....

ESFEL-İ SAFİLİN



Bir bak , zaman ve mekân , nasıl kuşatılmılız;
Belli ki , en tepeden en dibe atılmışız...

KAMIŞ



Ben o kutsi nefesin uflediği kamışım;
Ses onun , ben imzamı atmışım, atmamışım..

OYUNCAK



Ben bir atım, iradem , elinde binicimin;
Bir çocuk oyuncağı, ucunda bir sicimin...

UÇANLAR



Uçanlar , iç fezada mesafeyi yenesi ;
Sayıları yakacak kadar ıık senesi...

LEVHA



Mezarlarda susarken dilsizler , dudaksızlar;
Üstlerinde ot biter , kuş öter , arı vızlar...

MUTLU



Mutlu adam , dünyayı bir acı gurbet bilen;
Öz vatan pınarından , ölümü şerbet bilen..

MÜSLÜMAN YÜZÜ



O yüz , her hattı tevhid kaleminden bir satır;
O yüz ki , göz değince Allah ' ı hatırlatır.

BAŞ


Eklensede başıma dünyada kaç baş varsa
Başım onların hepsi için secdeye varsa....

İNSAN VE ALLAH



İnsan ... İplikle büklüm suda bir anlık suret....
Allah .... Olmanın O'na mahsus olduğu kudret...

KAVANOZ



Bir cümbüştür kopsa da , gece , yakamozlarda;
Münzevi balıklarız aynı kavanozlarda...

ŞAİR



Ben şairim, gaibi kurcalayan çilingir;
Canlı cenazelerin başında Münker-Nekir

DİVANE



Düşün o divaneyi , " herşey içimde " diyen;
Ateş denilse yanan , su denince eryen...

HAYRET



Şeyh-i Ekber'e göre en üstün makam , hayret;
Ben de şaşkınlardanım , Rabbim sonumu hayr et !...

ALLAH DOSTU



Allah dostu odur ki , nefsine tek pay biçmez;
Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.

SOFRA



Doymayan nefs , gözünü kara toprak doyursun !
Sofraya açlığı besleyenler buyursun !...

HEP O



Hep nefs çıkar karşıma , ölüp ölüp dirilsem;
İnsandan kaçmak kolay , kendimden kaçabilsem..

KARA TAHTA



Dünyayı yererkende yine onunla ilgim;
Nefse el düremiyor kara tahtada silgim..

RÜTBE



Düşünün, ben ne büyük rütneye tutkuluyum !
Çünkü onun kulunun kölesinin kuluyum !

O DİYORSA



Gözüm aklım , fikrim var deme hepsini öldür !
Sana çöl gibi gelen. O ,diyorsa göldür

ÖLÇÜ



Müjdecim , Kurtarıcım , Efendim , Peygamberim;
Sana uymak ölçü , hayat olsa teperim !..

O


O , Allah 'ın emriyle Kâinat Efendisi,
Varlığın Tacı, varlık nurunun ta kendisi ....

PEYGAMBER



Sende insan ve toplum , sende temel ve bina;
Ne getirdin götürdün, bildirdinse âmennâ !....

ALLAH 'IN SEVGİLİSİ



Düşünüyorum : O 'ndan evvel zaman varmiydi?
Hakikatler boşluğa bakan aynalarmıydı

MÜRŞİD



Bana yakan gözlerle , bir kerecik baktınız;
Ruhuma büyük temel çivisini çaktınız....

ALLAH DOSTU



Allah dostunu gördüm bundan altı yıl evvel;
Bir akşamdı ki , zaman donacak kadar güzel

ANLAMAK



Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var...

ÇOCUK



Annesi gül koklasa , ağzı gül kokan çocuk;
Ağaç içinde ağac geliştiren tomurcuk....

Çacukta , uçurtmayla göğe çıkmaya gayret;
Karıncaya göz atsa

SABIR



Sabrın sonu selamet ,
Sabır hayra alamet.
Belâ

VE NEFS



Köpek korkusuyla korktu ölümden,
Ölmeden ölmeyi anlayamadım.
Ne güneşler dogup battı üstümden;
Bir günü

BENİM NEFSİM



Ruhuma bir kefen bezi yeter de ,
Yetmez aç nefsime sırma ve ipek.
Çare yok yüzünden düştüğüm derde;
Yesem de

NEFS



Geceler toprağa benimle inmiş.
Kasırga

SERSERİ



Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde

BEN


Ben , kimsesiz seyyahı, mechuller caddesinin;
Ben, yankısından kaçan çoçuk kendi sesinin.
Ben ,

BENDEDİR



Ne azap , ne sitem bu yalnızlıktan,
Kime ne aşılmaz duvar bendedir.
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği

SONSUZLUK KERVANI



Sonsuzluk Kervanı, "peşinizde ben,
Üç ayakla seken köpeğim!"
Bastığınız taş taş öpeim;
Bir kırıntı yeter , kereminizden!
Sonsuzluk Kervanı

PEYGAMBER



Sen , fikir kadar güzel;
Ve tek , birden daha tek !
Itrını

ECEL

Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle ;
Allah Rahim ve Rahman, Allah Azze ve Celle...

KOŞU

Hakikat değişiyor daha bitmeden cümle;
Koşuyorum yetişmek için bütün gücümle...

MEDET

Beni zaman bölüyor, beni doğruyor adet,
Medet ey birin Bir 'i, ey birin Bir 'i medet !....

ZIPKIN

Zıpkın düşüncelerden kalbim iğne yastığı,
Çökecekmiş gibi yer, ayağımın bastığı......

25 Şubat 2010 Perşembe

LODOS


Lodos rüzgârıdır bu , tımarhane kafesi;
Günhkâr ölülerin, kezzap yüklü nefesi...

NE ARIYORUM ?


Ân oluyor bir garip duyguya varıyorum ;
Ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum ?...

KAFA


Kan pıhtısı takkeli , saçları yoluk kafa !....
Sende "dır-dır" bildiğin ne varsa kaldır rafa !

UYKUSUZ BAŞ


Soğu ey terli kemik, soğu ey yanık tuğla !
Fabrikam , mühendisin kaçtı, ya dur , ya patla

GİZLİ


Azdırma, rahat bırak, içimdeki deliyi;
Bana sorma , benim de bilmediğim gizliyi !.....

ZEHİR


Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu , derken saniye....
İlk düşünce , beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye ?
Yokluk

HÂLİM


Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli,
Yataklara serildim,cam kırığı döşeli..........
Kaam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut;
Elindeyse düşünme , gücün yeterse unut !
Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım;
Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım.
Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde;
Yaşıorum zamanın koptuğu bir kesimde.
Alırken dilenciyim ,

KÜLHAN YERİ


Yaklaştım hamamda külhan yerine;
Yaklaştıkça daha sıcak bölmeler.....
Saplandımı akıl bir kez derine,
Her ân dirilmeler, her ân ölmeler....
Necipcik,

ÖRÜMCEK AĞI


Duvara, bir titiz örümcek gibi ,
İnce dertlerimle işledim bir ağ.
Ruhum gün doğunca sönecek gibi,
Şimdiden edior hayata veda.
Kalbim ,

AĞLAYAN ÇOCUKLAR


Kafesli evlerde ağlar çocukar,
Odalarda akşam olurken henüz.
O zaman gözümüzün önünde parlar,
Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.
Ne vakit karanlık

SAAT 12


Çın, çın , on iki hece,
Çaldı bir eski saat.
On ikide her gece,
Bana diyor ki , saat:
Dün ,

SAYIKLAMA


Kedim ayak ucuma büzülmüş uyumakta;
İplik iplik sarıyor sukûtu bir yumakta,
Hırıl hırıl
Hırıl hırıl....
Bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece,
Dönüyor

40 DERECE


Dizilirler ayakta,
Anne , baba ve kardeş.
Hayal , uzak, uzakta,
Eder fillerle

AZAP


Azap , saçlarıma ak,
Yüzüme çizgi serdi,
Ruhumu çırılçıplak,
Soyup

BU YAĞMUR


Bu yağmur, bu yağmur , bu kıldan ince,
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur.
Bu yağmur , bu yağmur , bir gün dinince,
Aynalar yüzünü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik,
Tenimde

RÜYA


Uzun bir uykudan kalkıp bir sabah,
Baktımki yepyeni odamda eşya.
Çocukluk evim bu değildi..Eyvah !
Gördüğüm, değildi bildiğim dünya !
Ellerim bir kanat gibi titrekti,
Tutmasam ,

HAYAT


Rüzgârdan açılsa kapım bir anda,
Kara haber gelmiş gibi ürkerim.
Sanki

SAAT KAÇ


Bir yürek , bir yürek , kutuda, tık tık...
Korkarım saat kaç diye bakamam.
Son vapur kalkarken atlayamadık,
Kapılar kapandı ,

BELÂ


Ne var , ne var alemde,
Belâ kadar çekici?

BİTMEZ


Bilmezdim iş bütünde ;
Bu ömür derdim , bitmez.
Bir yuvarlak üstünde
Git , git , giderdim

DAYAN KALBİM


Seni dağladılar , değil mi kalbim ,
Her yanın , içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akı yırtık çuval

AZİZ EŞYA


Sırma renginde pislik, dünyanın süsü püsü.
Bende tek aziz eşya annemin baş örtüsü...

EVİM


Ahşap ev camlardan kızıl biberler sarkan !
Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan!
Kefensiz bir cenaze , çırılçıplak, ortada..
Garanti yok sen gibi faniye sigortada!
Eskiden ne güzeldin, evdin ,köşktün , yalıydun!
Madden kaç para eder,

YATTIĞIM KAYA


Bu akşam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
İçimden mazide kalma duygular
Ağla yeri gelmez günlere diyor.
Ey gönül, gidenden ümüdünü kes!
Kaçan bir hayale

NİNNİ


Melekler dolanır bu kuytu yerde,
Ey gün kadar güzel çocuğum, uyu!
Bir gün hasretiyle için titrer de,
Anarsın, bu derin , bu tatlı uykuyu.

MEVSİM DÖNERKEN


Ufukta pas tutu birdenbire yaz;
Gün çabucak geçti, akşam tez oldu.
Toz kaldırdı karşı yoldan poyraz,
ÜÇ ATLI
Karşı yoldan üç atlı,
Bir kuş gibi kanatlı,
Geliyor köye doğru.
Cebkeni kola atmış,
Sağ elini uzatmış,
Üçüde göğe doğru.
Bir bulut olmuş rüzgâr,

AKŞAM


Güneş çekildi demin,
Doğdu bir renk akşamı.
Bu bütün günlerimin,
İçime denk akşamı.

MANGAL


Bana tül gibi ince
Bir hülya verir mangal.
Küllerini deşince

TAVAN


Titrek mumlar yanınca , bu bir asırlık ağaç
Mehtapta orman gibi gizli yollarla doldu.
Dedi : Yastığa dayan o cam gözlerini aç.

ODALARIM


Camekânlı odanın kızıl perdeleri var.
Kızıl ; o ateş rengi kapanan gözlere sor!
Perdeler bilezikler üstünde ilerliyor,

BAHÇEDEKİ İHTİYAR


Yıllar bir göz yaşı olupta kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında;
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.

ANNEME


Anne girdin düşüme !
Yorganın olsun duam,

ANNECİĞİM


Ak saçlı başını alığ eline ,
Kara hülyalara dal anneciğim !
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim !

ERKEN GEL !



Ey genç adam, yolumu adım adım bilirsin!
Erken gel, beni evde bulamayabilirsin !

EMANET OLSUN



Ey genç adam , bu düstur sana emanet olsun:
Ötelerden habersiz nizama lanet olsun !......

KOLAY



Kolay mı Kafdağını çevirmek dolay dolay ?
Varol ey ulvî zorluk , yere bat sefil kolay !

DEVRİM



Devrim odur ki, kalbten fâniliği devirsin;
Yaşamaktan murad ne, hesabını bildirsin !..

RENKLER



Renkler, mavi, kırmızı, yeşil, erguvan ve mor;
Camlarda, kaybedilmiş vatanı heceliyor....

AHŞAP EV



Tek tek kalktı eşyamız, ahşap ev bomboş kaldı;
Güneş gözünü yumdu, has odamız loş kaldı...

KEVSER



Yalnızlar!...O havuzun çevresinde birleşme...
Susuzlar !...O havuzda suyu kesilmez kesme !...

1400



1400'e bir yıl var, yaklaştı zamanımız;
Bu asırda gelir mi dersin kahramanımız ?...

DÜZEN



Doğan güneşler her gün aynı da her gün yeni;
Ezelden ebededek, işte İslâm düzeni !.....

NAMAZ



Namaz, sancıma ilâç, yanık yerime merhem;
Onsuz, ebedi hayat benim olsa istemem !

DEĞİŞEN - DEĞİŞMEYEN



Sofrada değişir her şey, ekmek değişmez;
Ne kanun ! Değişmez'e hasret çekmek değişmez.

HÂTIRA



Nerede o has ekmek, bir kuruşa okkası;
Nerde o ağız tadı , eski reçel hokkası ?..

TUTUK



Gel beri, kurtuluş ordusunun tuğu ol !
Hürriyet mi dileğin, Allah ' ın tutuğu ol !

18 Şubat 2010 Perşembe

KÂBUS

Zaman tık-tıkları,
Güder yaratıkları.
Kan sızan pençesinde
Beynimde yırtıkları.
Hayal , dalgıç ki arar,
Denizde batıkları.
Bu ne dünya; ne dünya,
Çerçöpten çattıkları!....
Bak bu maymun soyuna,
Teneke artıkları.
Ve evlerde baş köşe,
Batının pırtıkları,
Görünmezi görmeye
Eremz mantıkları.
Ya şu sözde müminler,
Şiltenin kıtıkları?
Yetmez mi bunca zaman
Yan gelip yattıkları!

VE GELİR

Bu yurda her belâ içinden gelir;
"Hep"leri hep, hiçin hiçinden gelir.
Gelemez bir ithal malıdır akıl,
Kafdağından, Çinden, Maçinden gelir.
Dünküne eş , bugün küfür yobazı;

17 Şubat 2010 Çarşamba

KAFİLE



Her şeyde bir tükeniş, her oluşta bir bitiş;

ANAYASA



Perde düşse ve her şey olduğu yerde donsa ;

SAĞ-SOL



Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim;

O NİZAM



Kim var o nizama ki, Hak yolunda kırbaçlık;

NİZAM



Bir nizam ki, eskimez , yıpranmaz, sendelenmez,

ESER



Gecekondu yapısı, bir üfürüklük eser...

GÜLE GÜLE



Bu gömlek dikiş tutmaz hep söküle söküle ;

O KANUN



O kanun ölümsüzlük nizamının hevengi,

PETEK



Oluş sırrı , o nurdan heykelin eteğinde;

İSLÂM



Her fikir, her inanış, tek mevsimlik vesselâm;

ZAMANE



Mevsimler cücelere def çalıyor gerdekte,

SAHTE KAHRAMAN



Bizim kalan aziz borç asırlık zamanlardan;

GİTTİ



Gitti, su yollarını kıvrım kıvrım bilenler,

ÖLÜMSÜZ ŞARKI



Garip geldik gideriz, rafa koy evi barkı !

HÂLİM



Benim bu sahipsizler yurdunda hâlim ne mi ?

YOBAZ



Din adına yol kesen dünkü yobazın oğlu !..

DÜŞMANIMA



Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın ;

SURDA AÇILAN GEDİK



Surda bir gedik açtık ; mukaddes mi mukaddes !

1000 YIL SONRA TARİH



Bin sene evvel, iğne ucuyla delindi zar;

MANZARA



Bütün manzara, ucuz bir dekor muşambası;

KERVAN



Yedi renkli Peygamber kuşağının altında,

FİKİR SANCISI



Lâfımın dostusunuz , çilemin yabancısı,

KÂBUS



Zaman tık-tıkları,
Güder yaratıkları.
Kan sızan pençesinde

SON SIĞINAK



Hayat perdenin arkasında ;

AMAN



Aman efendim, aman!
Galiba Âhir Zaman!
Manzarası yurdumun,
Tufan gününden yaman!
Göz görmez aydınlıkta;
Asümanedek duman.
Yer dumanmış ne çıkar,

BAYRAK VE SULTAN



Baktım , renk yağarken akşam üzeri,
Her şey ölü yüzde düzgün ve boya.
Nesi varsa yoksa bu harap dünya,
Bir büyük hayalin sade benzeri...

Her şey bir gölgecik o görünmezden,
Visal başlayınca ölüyor visal.

BAŞI BOŞ



Vatanımda sular akar , başıboş;
Herkes, birbirini kakar, başıboş.
Bozkırlardan topal bir tren gecer;
Çocuk, merkep , öküz bakar, başıboş.

ÇEK PERDEYİ



Evler döşemekti bendeki tasa,
Yaptım ettim nöbet mezara geldi.

ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP



Zindan iki hece Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta !
Bir de, geri adam , boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı?.... Belki....Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol .. Tuğla döşeli,

İHTİLÂL



Ortalık mahşer gibi ;

DUA


Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Girde bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...

Ağlayın, su yükselsin !
Belki kurtulur gemi.
Anne , seccaden gelsin;
Bize dua et, emi !

HAYAT , MAYAT



Hayat , mayat diyorlar;
Bebim gözüm mayat'ta.

BABADAN OĞULA



Eve dönmez bir akşam;
Ve gün yüzlü çocuğu,

AÇ KAPIYI



Aç kapıyı, haber var,
Ötenin ötesinden!
Dudaklarında şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

Biz geldik, bilen bilsin!
Gönül gönül girilsin,
İnsanlar devrişilsin,
Sonsuzluk destesinden...

DAVETİYE



Telli pullu, anlı , şanlı bir gelin;
Aynalar, gelin !
Bir güzelki , en güzeli güzelin;
Gönüller, gelin!

UTANSIN


Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan koşmana bak sen !
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın !

ŞARKIMIZ


Kırılır da bir gün bütün dişliler,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.

FEZA PİLOTU


Yirminci Asrın ablak yüzlü feza pilotu !
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?
Bir odun parçasına at diye binen çocuk!
Başında çelik külah , sırtında plastik gocuk.
Uzaklıkları yenmiş fâtih edasındasın!
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasın!...

GELİR


Pervane dediğin, çerağa gelir;
Sular , kıvrım kıvrım, ırmağa gelir.

Bülbül kovuldu mu dil bahçesinden,
Gak gak, karga; vak vak ,kurbağa gelir.

O yön ki , ezelle ebed arası
Ne sola kıvrılır, ne sağa gelir.

Gam çekme , böyle gitmez bu devran,
Nihayet sonuncu durağa gelir.

Hasretle beklenen gelir mutlaka;
Sultan fikir , şanlı otağa gelir.

Yırtılır güneşin kapkara zarı,
Dünyamız yepyeni bir çağa gelir.

Füzeler kağnıya döner ve nöbet,
Işıktan da hızlı Burağa gelir.

Gökyüzü , yeryüzü , helalleşirler,
Nur , kaçtığı yerden toprağa gelir.

Birleşir, kupkuru dalla yanık kök,
Yemyeşil ışık, yaprağa gelir.

Kal'anın burcunda çakar işaret;
Millet dalga dalga bayrağa gelir.

DESTAN


Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak !

Haykırsam , kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,

ÇIRPINIR


Dinle, kulağını verde mezara !
Ölüler evlâttan yana çırpınır.

MUHASEBE


Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri !
Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri !
Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide .

MÜJDE


O gün bir kanlı şafak , gökten üflenen ateş;
Birden, dağın sırtında atlılar belirecek.

SAKARYA TÜRKÜSÜ


İnsan bu,su misali, kıvrım kıvrım akar ya ;
Bir yanda akan benim , öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su , tarih, yıldız ,insan ve fikir;

O'NUN ÜMMETİNDEN OL


Beri gel, serseri yol !
O'nun Ümmetinden ol !

BÜYÜK DOĞU MARŞI


Allah ' ın seçtiği kurtulmuş millet !
Güneşten başını göklere yükselt !
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz , çevrilmez ebet.

Allah ' ın seçtiği kurtulmuş millet !

ANNECİĞİM


Ak saçlı başını alığ eline ,
Kara hülyalara dal anneciğim !

TEVHÎD yâhud FERYÂD

Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim,
Zıllin bile esrâr-ı zuhûrun gibi muzlim!
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler
Bir nokta kadar sahn-i mıchîtinde tutar yer-

FÂTİH CÂMİİ


Yatarken yerde ilhâdıyle haşr olmuş sefil efkâr,
Yarıp edvârı yükselmiş bu müdhiş heykel-i ikrâr,

Bana sor sevgili kâri

Bana sor sevgili kâri ; sana ben söyliyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş'ânm;
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu' bilirim, çünkü, ne san'atkârım.

16 Şubat 2010 Salı

KAMIŞ


Ben gurbet rüzgârının üflediği kamışım......

YALNIZ


Yalnızız , beşikten tut, tabuta kadar yalnız;

GÖLGELER


Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere;

HAYRET


Ruhum öz dünyasına kaçmak için gayretle;

MURAD


Hangi dağa tırmansam muradım ötesinde;

RAMAZAN


Ramazan mübarek ay, müminlerin balayı;

AYNI NOKTA


Çocukken gün battımı , bir köşede ağlardım;

GEÇER


Hasret bir rüzgâr , kapı kapı aralar geçer;

ZİFAF


Birazcık su ve kepek , şu kuduz nefse kifaf ;
Dünyada varsa söyle, sabaha çıkan zifaf !...

VATAN


Bu dünya bir benzeyiş, bir vatanı andırış;
Ve göz , görmediğine kendini inandırış !...

HİCRET


Baktığımız her ufkun öte yanına hasret;
Bir ömür ürüyoruz , nereye varsak hicret....

AYRILIK


Hep ayrılık; isteğe varınca istek ölür,
Bir anda ölselerde insanlar tek tek ölür...

KAVUŞMAK


Ne görsem, ötesinde hasret çektiğim diyar;
Kavuşmak nasıl olmaz, mademki ayrılık var ?

NİMET


Dünyada her nimeti bıraksam ne çıkar ki?
Orda o varken, burda bırakılmaz ne var ki?

15 Şubat 2010 Pazartesi

BOŞ UFUKLAR


Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti,
İyi insanlar iyi atlara binip gitti.

HASRET


Hasretim, her tümseğin, her çatının altında;
Kelimenin üsünde , cümlelerin altında....

EBEDÎ TAZE


Bir yer var ki, orada sayı üstü endâze;
Ne solmak , ne yıpranmak, her şey ebedi taze...

HABERCİ


Ne kadar vatan varsa, o vatandan haberci,
Gurbet dediğin s

O BAHÇELER


Adının o ba

G EÇTİ , GEÇTİ


Geçti, geçti mevsimler....
Süpürüldü takvimler.
Gidenlerden kalan şey;
Duvarlarda resimler,
Mezarlarda isimler....
Geçti , geçti mevsimler....

VİSAL


Beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey , her şeyi peçelemiş...
Perde perde verâlar, ışık başka nur başka;
Bir ânlık visal başka, kesiksiz huzur başka;
ren

IRAKLARDA


Yolcu benmişim gibi,
Bir gemi demir aldı,
Ey her yerin garibi,
Vatan ırakta kaldı.

YALNIZLIK


Yalnızlık bir fenerse,
Bende içindeki mum,
Onu , billur bir kâse
Doldurur nurum.

GURBET


Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez , akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet !

ANNEME MEKTUP


Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece , içine mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.

YOLCULUK


Yolculuk , her zaman düşündüm onu ;
İçimde bu azgın davet ne demek ?
Oraya , neredeyse güneşin sonu,
Uçmak , kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.

GECEYE ŞİİR (3)


Sesimi alıp da kayvetse rüzgâr,
Versen gözlerimi bir sonsuz renge!
İçimde bir mahşer uğultusu var;
Ruhumdur çağıran, tenimi cenge.

GECEYE ŞİİR (2)

İnsanlar içinde en yalnız insan ;
Düşün , taş duvara başın gömülü!
Ve kaptan sükûta, granitten, taştan;
Mazgallı bir kale gibi örtülü.

GECEYE ŞİİR (1)

Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;
Gelin, gelin , onu açın geceler!
Beni yâdedermiş gibi, bütün gün
Ötün kulağımda , çın , çın , geceler!

TAKVİMDEKİ DENİZ


Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin
Ve okadar bucaksız....
Ta karşımda , yapraksız,
Kullanılmış bir takvim...
Üzerinde bir resim:
Azgın, sonsuz bir deniz;

14 Şubat 2010 Pazar

AFFET

Göz kaptırdığım renkten , kula verdiğim sesten,
Affet senden habersiz aldığım her nefesten....

EMANET

Bir anlık emanetle ne türlü övünelim;
Gel , rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim !....

EMANET

Bir anlık emanetle ne türlü övünelim;
Gel , rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim !....

YÜK

Bu yük senden Allah 'ım , çekeceğim , naçarım !
Senden sana sığınır, senden sana kaçarım !

HEY

Neye baksam aynı şey , neyi görsem aynı şey...
Olan sensin , heydiki Hakikat Sultanı hey !

YAKIN

Yakın O ' dur , gerisi birbirine en uzak;
Her şey Rakip ismiyle O ' nun kurduğu tuzak...

İSTE

Verirler " ben acizim , kudret senin" dedikçe
Verenin şanı büyük , sen iste istedikçe !..

AŞK VE KORKU

Aşk korkuya peçedir , korkuda aşka perde,
Allah 'tan nasıl korkmaz , insan O ' nu severde..

AŞK

Rabbim , Rabbim , bu işin , bildim neymiş Türkçesi;
Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi...

KUDRET

Kudret O ' nun ; gayrında ne mecal var , ne tüyan;
Alim ilmine yansın , pazısına pehlivan ...

YAKINLIK

Neye yaklaşsam , sonu uzaklık ve kırgınlık;
Anla ki , yok Allah ' tan başkasıyla yakınlık...

GÜZEL

Güzel Allah ' ım , senden ne gelecekse gelsin ;
Sen ki ; rahmetinle de , kahrınla da güzelsin ..

TEL KELİME

Ne var ki , pazarlığa girişecek ecelle ;
Sermayem tek kelime , ALLAH azza ve celle....

ÖPMEK

Ellerime uzanan dudaktan tepeyim;
Allah diyen seni gel ayağından öpeyim !

LÛGAT

Tutuşturanlar , lûgat kitabını elime ,
Bilsin : Allah ' tan başka bilmiyorum kelime..

İLMİHAL

Yandı kitap dağlarım , ne garip bir hal oldu !
Sonun da bana kalan , yalnız ilmihal oldu !

AĞZIMI DİKSELER

Tel tel ve iple iplik dikseler de ağzımı ;
Tek ses duysalar ; ALLAH... Yoklayanlar nabzımı .

ALLAH VE İNSAN

Seni aramam için uzağa attın !
Âlemi benim , beni kendin için yarattın !

YAKINLIK

İnsan , yaklaştıkça yaklaştığından ayrı;
Belli ki ; yakınımız yoktur Allah 'tan gayrı...

ZEHİRLE PİŞMİŞ AŞ

"Zehirle pişmiş aşı yemeğe kimler gelir?"
Dilsizce ,yalnız Allah demeye kimler gelir?

SANAT

Anladım işi , sanat Allah 'ı aramakmış;
Marifet bu , gerisi yalnız çelik çomakmış...

MERDİVEN

Diyorlar bana : Kalsın şiir de söz de yerde !
Sen araştır , göklere çıkan merdiven nerde?

HOKKABAZ

Marifetli hokkabaz , başını kaldır da bak !
Gökte bir oynayan var , yıldızlarla kaydırak....

HOKKABAZ

Marifetli hokkabaz , başını kaldır da bak !
Gökte bir oynayan var , yıldızlarla kaydırak....

TAM OTUZ YIL

Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...

DUA

Bende sıklet , sende letafet....
Allah'ım affet !

Lâtiften af bekler kesafet....
Allah'ım affet !

HASRET

O ki , kadını var kadına hasret;
Hasret , kelimeye ,kelimelerde.
Bir damla bal tadsa, tadına hasret;
Peşimden koştukça ufuk ilerde.

O VAR !..

Her defa haberi taze bir müjde ;
O var !

Her defasında, geç, gafletten vecde;
O var !

Ne sen varsın , ne ben , ne yâr, ne kimse;
O var !

Bütün sevdiklerin elden gittiyse ;
O var !

TÂ MEVERÂDAN

Rüzgar öyle esti , öyle esti ki ;
Her şey uçup gitti kaldı Yaradan.
Ayna düştü , hayal , perdelerdeki
Bir akiscik gibi çıktı aradan.

O ' NUN SANATI

(Yok) bir (var)dır;
Geçit vermez;
Dar mı , dardır!

İŞARET

O ki ,pınar başında çeker suya hasreti ;
Kadınında kadına , yurdunda yurda hasret.
Yalan dünyada bütün görünüşler iğreti;
Her şey o şeye hazin benzeyişten ibaret.

YÂR O Kİ...

Falan, dağın ardında;
Seslen seslen işitmez!
Filan, toprak altında ;
Gözyaşları diriltmez!

EN YAKIN

Bütün insanlığı dövsen havanda ,
Zerre zerre herkes yine yalınız.
Boşlukta yol alan uçsuz kervanda ,
Her şey tek başına , dağ taş ve yıldız.

ALLAH DİYENE

Her şey , her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm , Allah diyene!
Canım kurban , başı secdede ,
İki büklüm Allah diyene

O ÂN

Taş merdivenler gibi , aşınmış ayaklardan,
Secde yerine çarpa çarpa alnım aşınsa!
Göklerin kamçisiyle yediğim dayaklardan,
Erisem de , tabutun boş mus gibi taşınsa !

OLMAZ MI ?

Yön yön sarılmışım ne yana baksam;
Sarılan olur da saran olmaz mı?
Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam;
Geçipte aynaya soran olmaz mı?

ALLAH DERİM

Sırtımda taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar , zıplar , ben yürüyemem
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!

SEN

Senden ,senden , hep senden .
Akisler aynalarda.
Göğe çıksam mahzendn;
Hasretiim turnalarda.

NUR


Sen ol dersin ve olur!

Pırıltı dolu billur,
Çığlık içinde fağfur.
Bir renk bize öteden
Ve bir ses o besteden
Nur bize Allah ' ım nur!

Büyük divan ve huzur......
Bekliyor mezarı Sûr.
Sonsüzlük ölümsüzlük
Bitmez tükenmez düzlük;
Nur bize Allah ' ım nur!

Güneşşi tuttu çamur;
Elmas mahçup zift mağrur.
Yakın kandili yakın;
Ne donanma ne yangın
Nur bize Allah 'ım nur!

Sen ol dersin ve olur!

ÇİLE

Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı. İhtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum değdi burnuna(yok)un.
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

Bir bardak su gibi calkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk,
Al sana hakikat , al sana rüya!
İşte akıllılık , işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta , bana çil horoz
Yepyeni bir dünya etti hediye.

Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen , hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük , yetiş takma gözde cam!
Otursun yerine , bende her şekil;
Vatanım sevgilim , dostum ve hocam!

BEN


BEN, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin...
BEN, yankısından kaçan çocuk kendi sesinin...
BEN, sırtında taşıyan işlenmedik günahı;
Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı...
BEN, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların;
BEN tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların...
BEN, kutub yelkenlisi buz tutmuş kayalarda;
Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda...
BEN, başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;
Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir...
BEN Allah diyenlerin boyunlarında vebal;
BEN bugünküne mazi, yarınkine istikbal...
BEN, BEN, BEN; haritada deniz görmüş, boğulmuş;
Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş...
Hep BEN, ayna ve hayal; hep BEN, pervane ve mum;
Ölü ve Münker-Nekir, baş dönmesi, uçurum...

11 Şubat 2010 Perşembe

Daralan Vakitler

Yanakları, saçları, gözleri yanmış,
Zehirli gaz bombaları
Yılan gibi sokmuş, yalamış gövdelerini
Ağızları, küçücük dilleri yanmış
Bütün Beyrut sapsarı kalmış
Sanki ağlamak imkansız
Başları
Paletlerle ezilmiş babaları,
Yahudi doğramış analarını,
Binlerce çocuk topların, betonların altında.

Takdir-i Hüda

Takdir-i Hüda kuvve-i pazu ile dönmez,
Bir şem'a ki Hak yakmıştır, üflemekle sönmez.

6 Şubat 2010 Cumartesi

Şiir Sayfası

Şiirler,Şairler,Yazarlar... şiire ait ne varsa burada bulabilirsiniz. Şarkı sözleri,ilahi sözleri vs.vs...