Sayfalar
▼
27 Şubat 2010 Cumartesi
İNSAN
İnsan , bir mes'ut zalim , insan bir mağrur cahil;
Tekne kırıl , su azgın ve kayıplarda sahil......
ÇİFT KANAT
Biri aşık biri nefret ; bizim kanadımız çift...
Ateş saçmalı ki nur, erisin kapkara zift...
ESFEL-İ SAFİLİN
Bir bak , zaman ve mekân , nasıl kuşatılmılız;
Belli ki , en tepeden en dibe atılmışız...
MÜSLÜMAN YÜZÜ
O yüz , her hattı tevhid kaleminden bir satır;
O yüz ki , göz değince Allah ' ı hatırlatır.
İNSAN VE ALLAH
İnsan ... İplikle büklüm suda bir anlık suret....
Allah .... Olmanın O'na mahsus olduğu kudret...
HAYRET
Şeyh-i Ekber'e göre en üstün makam , hayret;
Ben de şaşkınlardanım , Rabbim sonumu hayr et !...
ALLAH DOSTU
Allah dostu odur ki , nefsine tek pay biçmez;
Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
PEYGAMBER
Sende insan ve toplum , sende temel ve bina;
Ne getirdin götürdün, bildirdinse âmennâ !....
ALLAH 'IN SEVGİLİSİ
Düşünüyorum : O 'ndan evvel zaman varmiydi?
Hakikatler boşluğa bakan aynalarmıydı
ÇOCUK
Annesi gül koklasa , ağzı gül kokan çocuk;
Ağaç içinde ağac geliştiren tomurcuk....
Çacukta , uçurtmayla göğe çıkmaya gayret;
Karıncaya göz atsa
VE NEFS
Köpek korkusuyla korktu ölümden,
Ölmeden ölmeyi anlayamadım.
Ne güneşler dogup battı üstümden;
Bir günü
BENİM NEFSİM
Ruhuma bir kefen bezi yeter de ,
Yetmez aç nefsime sırma ve ipek.
Çare yok yüzünden düştüğüm derde;
Yesem de
BENDEDİR
Ne azap , ne sitem bu yalnızlıktan,
Kime ne aşılmaz duvar bendedir.
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği
SONSUZLUK KERVANI
Sonsuzluk Kervanı, "peşinizde ben,
Üç ayakla seken köpeğim!"
Bastığınız taş taş öpeim;
Bir kırıntı yeter , kereminizden!
Sonsuzluk Kervanı
25 Şubat 2010 Perşembe
UYKUSUZ BAŞ
Soğu ey terli kemik, soğu ey yanık tuğla !
Fabrikam , mühendisin kaçtı, ya dur , ya patla
ZEHİR
Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu , derken saniye....
İlk düşünce , beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye ?
Yokluk
HÂLİM
Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli,
Yataklara serildim,cam kırığı döşeli..........
Kaam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut;
Elindeyse düşünme , gücün yeterse unut !
Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım;
Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım.
Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde;
Yaşıorum zamanın koptuğu bir kesimde.
Alırken dilenciyim ,
KÜLHAN YERİ
Yaklaştım hamamda külhan yerine;
Yaklaştıkça daha sıcak bölmeler.....
Saplandımı akıl bir kez derine,
Her ân dirilmeler, her ân ölmeler....
Necipcik,
ÖRÜMCEK AĞI
Duvara, bir titiz örümcek gibi ,
İnce dertlerimle işledim bir ağ.
Ruhum gün doğunca sönecek gibi,
Şimdiden edior hayata veda.
Kalbim ,
AĞLAYAN ÇOCUKLAR
Kafesli evlerde ağlar çocukar,
Odalarda akşam olurken henüz.
O zaman gözümüzün önünde parlar,
Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.
Ne vakit karanlık
SAYIKLAMA
Kedim ayak ucuma büzülmüş uyumakta;
İplik iplik sarıyor sukûtu bir yumakta,
Hırıl hırıl
Hırıl hırıl....
Bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece,
Dönüyor
BU YAĞMUR
Bu yağmur, bu yağmur , bu kıldan ince,
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur.
Bu yağmur , bu yağmur , bir gün dinince,
Aynalar yüzünü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik,
Tenimde
RÜYA
Uzun bir uykudan kalkıp bir sabah,
Baktımki yepyeni odamda eşya.
Çocukluk evim bu değildi..Eyvah !
Gördüğüm, değildi bildiğim dünya !
Ellerim bir kanat gibi titrekti,
Tutmasam ,
SAAT KAÇ
Bir yürek , bir yürek , kutuda, tık tık...
Korkarım saat kaç diye bakamam.
Son vapur kalkarken atlayamadık,
Kapılar kapandı ,
DAYAN KALBİM
Seni dağladılar , değil mi kalbim ,
Her yanın , içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akı yırtık çuval
EVİM
Ahşap ev camlardan kızıl biberler sarkan !
Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan!
Kefensiz bir cenaze , çırılçıplak, ortada..
Garanti yok sen gibi faniye sigortada!
Eskiden ne güzeldin, evdin ,köşktün , yalıydun!
Madden kaç para eder,
YATTIĞIM KAYA
Bu akşam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
İçimden mazide kalma duygular
Ağla yeri gelmez günlere diyor.
Ey gönül, gidenden ümüdünü kes!
Kaçan bir hayale
NİNNİ
Melekler dolanır bu kuytu yerde,
Ey gün kadar güzel çocuğum, uyu!
Bir gün hasretiyle için titrer de,
Anarsın, bu derin , bu tatlı uykuyu.
MEVSİM DÖNERKEN
Ufukta pas tutu birdenbire yaz;
Gün çabucak geçti, akşam tez oldu.
Toz kaldırdı karşı yoldan poyraz,
TAVAN
Titrek mumlar yanınca , bu bir asırlık ağaç
Mehtapta orman gibi gizli yollarla doldu.
Dedi : Yastığa dayan o cam gözlerini aç.
ODALARIM
Camekânlı odanın kızıl perdeleri var.
Kızıl ; o ateş rengi kapanan gözlere sor!
Perdeler bilezikler üstünde ilerliyor,
BAHÇEDEKİ İHTİYAR
Yıllar bir göz yaşı olupta kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında;
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
ANNECİĞİM
Ak saçlı başını alığ eline ,
Kara hülyalara dal anneciğim !
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim !
EMANET OLSUN
Ey genç adam , bu düstur sana emanet olsun:
Ötelerden habersiz nizama lanet olsun !......
KEVSER
Yalnızlar!...O havuzun çevresinde birleşme...
Susuzlar !...O havuzda suyu kesilmez kesme !...
DEĞİŞEN - DEĞİŞMEYEN
Sofrada değişir her şey, ekmek değişmez;
Ne kanun ! Değişmez'e hasret çekmek değişmez.
18 Şubat 2010 Perşembe
KÂBUS
Zaman tık-tıkları,
Güder yaratıkları.
Kan sızan pençesinde
Beynimde yırtıkları.
Hayal , dalgıç ki arar,
Denizde batıkları.
Bu ne dünya; ne dünya,
Çerçöpten çattıkları!....
Bak bu maymun soyuna,
Teneke artıkları.
Ve evlerde baş köşe,
Batının pırtıkları,
Görünmezi görmeye
Eremz mantıkları.
Ya şu sözde müminler,
Şiltenin kıtıkları?
Yetmez mi bunca zaman
Yan gelip yattıkları!
Güder yaratıkları.
Kan sızan pençesinde
Beynimde yırtıkları.
Hayal , dalgıç ki arar,
Denizde batıkları.
Bu ne dünya; ne dünya,
Çerçöpten çattıkları!....
Bak bu maymun soyuna,
Teneke artıkları.
Ve evlerde baş köşe,
Batının pırtıkları,
Görünmezi görmeye
Eremz mantıkları.
Ya şu sözde müminler,
Şiltenin kıtıkları?
Yetmez mi bunca zaman
Yan gelip yattıkları!
VE GELİR
Bu yurda her belâ içinden gelir;
"Hep"leri hep, hiçin hiçinden gelir.
Gelemez bir ithal malıdır akıl,
Kafdağından, Çinden, Maçinden gelir.
Dünküne eş , bugün küfür yobazı;
"Hep"leri hep, hiçin hiçinden gelir.
Gelemez bir ithal malıdır akıl,
Kafdağından, Çinden, Maçinden gelir.
Dünküne eş , bugün küfür yobazı;
17 Şubat 2010 Çarşamba
AMAN
Aman efendim, aman!
Galiba Âhir Zaman!
Manzarası yurdumun,
Tufan gününden yaman!
Göz görmez aydınlıkta;
Asümanedek duman.
Yer dumanmış ne çıkar,
BAYRAK VE SULTAN
Baktım , renk yağarken akşam üzeri,
Her şey ölü yüzde düzgün ve boya.
Nesi varsa yoksa bu harap dünya,
Bir büyük hayalin sade benzeri...
Her şey bir gölgecik o görünmezden,
Visal başlayınca ölüyor visal.
BAŞI BOŞ
Vatanımda sular akar , başıboş;
Herkes, birbirini kakar, başıboş.
Bozkırlardan topal bir tren gecer;
Çocuk, merkep , öküz bakar, başıboş.
ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP
Zindan iki hece Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta !
Bir de, geri adam , boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı?.... Belki....Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol .. Tuğla döşeli,
DUA
Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Girde bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin !
Belki kurtulur gemi.
Anne , seccaden gelsin;
Bize dua et, emi !
AÇ KAPIYI
Aç kapıyı, haber var,
Ötenin ötesinden!
Dudaklarında şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.
Biz geldik, bilen bilsin!
Gönül gönül girilsin,
İnsanlar devrişilsin,
Sonsuzluk destesinden...
DAVETİYE
Telli pullu, anlı , şanlı bir gelin;
Aynalar, gelin !
Bir güzelki , en güzeli güzelin;
Gönüller, gelin!
UTANSIN
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan koşmana bak sen !
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın !
FEZA PİLOTU
Yirminci Asrın ablak yüzlü feza pilotu !
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?
Bir odun parçasına at diye binen çocuk!
Başında çelik külah , sırtında plastik gocuk.
Uzaklıkları yenmiş fâtih edasındasın!
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasın!...
GELİR
Pervane dediğin, çerağa gelir;
Sular , kıvrım kıvrım, ırmağa gelir.
Bülbül kovuldu mu dil bahçesinden,
Gak gak, karga; vak vak ,kurbağa gelir.
O yön ki , ezelle ebed arası
Ne sola kıvrılır, ne sağa gelir.
Gam çekme , böyle gitmez bu devran,
Nihayet sonuncu durağa gelir.
Hasretle beklenen gelir mutlaka;
Sultan fikir , şanlı otağa gelir.
Yırtılır güneşin kapkara zarı,
Dünyamız yepyeni bir çağa gelir.
Füzeler kağnıya döner ve nöbet,
Işıktan da hızlı Burağa gelir.
Gökyüzü , yeryüzü , helalleşirler,
Nur , kaçtığı yerden toprağa gelir.
Birleşir, kupkuru dalla yanık kök,
Yemyeşil ışık, yaprağa gelir.
Kal'anın burcunda çakar işaret;
Millet dalga dalga bayrağa gelir.
DESTAN
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak !
Haykırsam , kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
MUHASEBE
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri !
Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri !
Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide .
SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu,su misali, kıvrım kıvrım akar ya ;
Bir yanda akan benim , öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su , tarih, yıldız ,insan ve fikir;
BÜYÜK DOĞU MARŞI
Allah ' ın seçtiği kurtulmuş millet !
Güneşten başını göklere yükselt !
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz , çevrilmez ebet.
Allah ' ın seçtiği kurtulmuş millet !
TEVHÎD yâhud FERYÂD
Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim,
Zıllin bile esrâr-ı zuhûrun gibi muzlim!
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler
Bir nokta kadar sahn-i mıchîtinde tutar yer-
Zıllin bile esrâr-ı zuhûrun gibi muzlim!
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler
Bir nokta kadar sahn-i mıchîtinde tutar yer-
FÂTİH CÂMİİ
Yatarken yerde ilhâdıyle haşr olmuş sefil efkâr,
Yarıp edvârı yükselmiş bu müdhiş heykel-i ikrâr,
Bana sor sevgili kâri
Bana sor sevgili kâri ; sana ben söyliyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş'ânm;
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu' bilirim, çünkü, ne san'atkârım.
Ne hüviyyette şu karşında duran eş'ânm;
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu' bilirim, çünkü, ne san'atkârım.
16 Şubat 2010 Salı
15 Şubat 2010 Pazartesi
G EÇTİ , GEÇTİ
Geçti, geçti mevsimler....
Süpürüldü takvimler.
Gidenlerden kalan şey;
Duvarlarda resimler,
Mezarlarda isimler....
Geçti , geçti mevsimler....
VİSAL
Beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey , her şeyi peçelemiş...
Perde perde verâlar, ışık başka nur başka;
Bir ânlık visal başka, kesiksiz huzur başka;
ren
GURBET
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez , akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet !
ANNEME MEKTUP
Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece , içine mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.
YOLCULUK
Yolculuk , her zaman düşündüm onu ;
İçimde bu azgın davet ne demek ?
Oraya , neredeyse güneşin sonu,
Uçmak , kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.
GECEYE ŞİİR (3)
Sesimi alıp da kayvetse rüzgâr,
Versen gözlerimi bir sonsuz renge!
İçimde bir mahşer uğultusu var;
Ruhumdur çağıran, tenimi cenge.
GECEYE ŞİİR (2)
İnsanlar içinde en yalnız insan ;
Düşün , taş duvara başın gömülü!
Ve kaptan sükûta, granitten, taştan;
Mazgallı bir kale gibi örtülü.
Düşün , taş duvara başın gömülü!
Ve kaptan sükûta, granitten, taştan;
Mazgallı bir kale gibi örtülü.
GECEYE ŞİİR (1)
Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;
Gelin, gelin , onu açın geceler!
Beni yâdedermiş gibi, bütün gün
Ötün kulağımda , çın , çın , geceler!
Gelin, gelin , onu açın geceler!
Beni yâdedermiş gibi, bütün gün
Ötün kulağımda , çın , çın , geceler!
TAKVİMDEKİ DENİZ
Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin
Ve okadar bucaksız....
Ta karşımda , yapraksız,
Kullanılmış bir takvim...
Üzerinde bir resim:
Azgın, sonsuz bir deniz;
14 Şubat 2010 Pazar
AFFET
Göz kaptırdığım renkten , kula verdiğim sesten,
Affet senden habersiz aldığım her nefesten....
Affet senden habersiz aldığım her nefesten....
AŞK VE KORKU
Aşk korkuya peçedir , korkuda aşka perde,
Allah 'tan nasıl korkmaz , insan O ' nu severde..
Allah 'tan nasıl korkmaz , insan O ' nu severde..
KUDRET
Kudret O ' nun ; gayrında ne mecal var , ne tüyan;
Alim ilmine yansın , pazısına pehlivan ...
Alim ilmine yansın , pazısına pehlivan ...
YAKINLIK
Neye yaklaşsam , sonu uzaklık ve kırgınlık;
Anla ki , yok Allah ' tan başkasıyla yakınlık...
Anla ki , yok Allah ' tan başkasıyla yakınlık...
GÜZEL
Güzel Allah ' ım , senden ne gelecekse gelsin ;
Sen ki ; rahmetinle de , kahrınla da güzelsin ..
Sen ki ; rahmetinle de , kahrınla da güzelsin ..
AĞZIMI DİKSELER
Tel tel ve iple iplik dikseler de ağzımı ;
Tek ses duysalar ; ALLAH... Yoklayanlar nabzımı .
Tek ses duysalar ; ALLAH... Yoklayanlar nabzımı .
ZEHİRLE PİŞMİŞ AŞ
"Zehirle pişmiş aşı yemeğe kimler gelir?"
Dilsizce ,yalnız Allah demeye kimler gelir?
Dilsizce ,yalnız Allah demeye kimler gelir?
HOKKABAZ
Marifetli hokkabaz , başını kaldır da bak !
Gökte bir oynayan var , yıldızlarla kaydırak....
Gökte bir oynayan var , yıldızlarla kaydırak....
HOKKABAZ
Marifetli hokkabaz , başını kaldır da bak !
Gökte bir oynayan var , yıldızlarla kaydırak....
Gökte bir oynayan var , yıldızlarla kaydırak....
DUA
Bende sıklet , sende letafet....
Allah'ım affet !
Lâtiften af bekler kesafet....
Allah'ım affet !
Allah'ım affet !
Lâtiften af bekler kesafet....
Allah'ım affet !
HASRET
O ki , kadını var kadına hasret;
Hasret , kelimeye ,kelimelerde.
Bir damla bal tadsa, tadına hasret;
Peşimden koştukça ufuk ilerde.
Hasret , kelimeye ,kelimelerde.
Bir damla bal tadsa, tadına hasret;
Peşimden koştukça ufuk ilerde.
O VAR !..
Her defa haberi taze bir müjde ;
O var !
Her defasında, geç, gafletten vecde;
O var !
Ne sen varsın , ne ben , ne yâr, ne kimse;
O var !
Bütün sevdiklerin elden gittiyse ;
O var !
O var !
Her defasında, geç, gafletten vecde;
O var !
Ne sen varsın , ne ben , ne yâr, ne kimse;
O var !
Bütün sevdiklerin elden gittiyse ;
O var !
TÂ MEVERÂDAN
Rüzgar öyle esti , öyle esti ki ;
Her şey uçup gitti kaldı Yaradan.
Ayna düştü , hayal , perdelerdeki
Bir akiscik gibi çıktı aradan.
Her şey uçup gitti kaldı Yaradan.
Ayna düştü , hayal , perdelerdeki
Bir akiscik gibi çıktı aradan.
İŞARET
O ki ,pınar başında çeker suya hasreti ;
Kadınında kadına , yurdunda yurda hasret.
Yalan dünyada bütün görünüşler iğreti;
Her şey o şeye hazin benzeyişten ibaret.
Kadınında kadına , yurdunda yurda hasret.
Yalan dünyada bütün görünüşler iğreti;
Her şey o şeye hazin benzeyişten ibaret.
YÂR O Kİ...
Falan, dağın ardında;
Seslen seslen işitmez!
Filan, toprak altında ;
Gözyaşları diriltmez!
Seslen seslen işitmez!
Filan, toprak altında ;
Gözyaşları diriltmez!
EN YAKIN
Bütün insanlığı dövsen havanda ,
Zerre zerre herkes yine yalınız.
Boşlukta yol alan uçsuz kervanda ,
Her şey tek başına , dağ taş ve yıldız.
Zerre zerre herkes yine yalınız.
Boşlukta yol alan uçsuz kervanda ,
Her şey tek başına , dağ taş ve yıldız.
ALLAH DİYENE
Her şey , her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm , Allah diyene!
Canım kurban , başı secdede ,
İki büklüm Allah diyene
Yoktur ölüm , Allah diyene!
Canım kurban , başı secdede ,
İki büklüm Allah diyene
O ÂN
Taş merdivenler gibi , aşınmış ayaklardan,
Secde yerine çarpa çarpa alnım aşınsa!
Göklerin kamçisiyle yediğim dayaklardan,
Erisem de , tabutun boş mus gibi taşınsa !
Secde yerine çarpa çarpa alnım aşınsa!
Göklerin kamçisiyle yediğim dayaklardan,
Erisem de , tabutun boş mus gibi taşınsa !
OLMAZ MI ?
Yön yön sarılmışım ne yana baksam;
Sarılan olur da saran olmaz mı?
Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam;
Geçipte aynaya soran olmaz mı?
Sarılan olur da saran olmaz mı?
Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam;
Geçipte aynaya soran olmaz mı?
ALLAH DERİM
Sırtımda taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar , zıplar , ben yürüyemem
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Herkes koşar , zıplar , ben yürüyemem
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
NUR
Sen ol dersin ve olur!
Pırıltı dolu billur,
Çığlık içinde fağfur.
Bir renk bize öteden
Ve bir ses o besteden
Nur bize Allah ' ım nur!
Büyük divan ve huzur......
Bekliyor mezarı Sûr.
Sonsüzlük ölümsüzlük
Bitmez tükenmez düzlük;
Nur bize Allah ' ım nur!
Güneşşi tuttu çamur;
Elmas mahçup zift mağrur.
Yakın kandili yakın;
Ne donanma ne yangın
Nur bize Allah 'ım nur!
Sen ol dersin ve olur!
ÇİLE
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı. İhtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum değdi burnuna(yok)un.
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.
Bir bardak su gibi calkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk,
Al sana hakikat , al sana rüya!
İşte akıllılık , işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta , bana çil horoz
Yepyeni bir dünya etti hediye.
Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen , hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük , yetiş takma gözde cam!
Otursun yerine , bende her şekil;
Vatanım sevgilim , dostum ve hocam!
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı. İhtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum değdi burnuna(yok)un.
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.
Bir bardak su gibi calkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk,
Al sana hakikat , al sana rüya!
İşte akıllılık , işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta , bana çil horoz
Yepyeni bir dünya etti hediye.
Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen , hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük , yetiş takma gözde cam!
Otursun yerine , bende her şekil;
Vatanım sevgilim , dostum ve hocam!
BEN
BEN, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin...
BEN, yankısından kaçan çocuk kendi sesinin...
BEN, sırtında taşıyan işlenmedik günahı;
Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı...
BEN, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların;
BEN tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların...
BEN, kutub yelkenlisi buz tutmuş kayalarda;
Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda...
BEN, başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;
Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir...
BEN Allah diyenlerin boyunlarında vebal;
BEN bugünküne mazi, yarınkine istikbal...
BEN, BEN, BEN; haritada deniz görmüş, boğulmuş;
Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş...
Hep BEN, ayna ve hayal; hep BEN, pervane ve mum;
Ölü ve Münker-Nekir, baş dönmesi, uçurum...
11 Şubat 2010 Perşembe
Daralan Vakitler
Yanakları, saçları, gözleri yanmış,
Zehirli gaz bombaları
Yılan gibi sokmuş, yalamış gövdelerini
Ağızları, küçücük dilleri yanmış
Bütün Beyrut sapsarı kalmış
Sanki ağlamak imkansız
Başları
Paletlerle ezilmiş babaları,
Yahudi doğramış analarını,
Binlerce çocuk topların, betonların altında.
Zehirli gaz bombaları
Yılan gibi sokmuş, yalamış gövdelerini
Ağızları, küçücük dilleri yanmış
Bütün Beyrut sapsarı kalmış
Sanki ağlamak imkansız
Başları
Paletlerle ezilmiş babaları,
Yahudi doğramış analarını,
Binlerce çocuk topların, betonların altında.
6 Şubat 2010 Cumartesi
Şiir Sayfası
Şiirler,Şairler,Yazarlar... şiire ait ne varsa burada bulabilirsiniz. Şarkı sözleri,ilahi sözleri vs.vs...