Salaş köprüsünde gençliğinin
mavi damarlı memelerini buluyor elleri
soyunuyor, ev boş, boy aynasına karşı
yan, öyle bir eğmeç
iniyor ki belinden kasıklarına doğru
saçlarını döküyor boynunu kıvırarak
bir Arap kısrağı gibi
yürüyor sarayına doğru, geçiyor
geçilmez kapılardan, aşkın yılanı şurda,
Hilvan'lı Recep'e benzeyen biri
avuçlayınca altınlarını bulutlarının
boşanası geliyor bir yaz yağmuru gibi
bırakıyor ensesini bir düş yarasına
saklıyor kara lekeyi iki eliyle
duddakları aralık, gözlerinden
düşen ışıkta parlıyor gözleri
gitmek kolay çıkmak zor
büyülü kapılardan
deniz şıpırdıyor kıyıda belli ki.
.
Oktay Rıfat Horozcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder