YABANCI ŞAİRLERİN ŞİİRLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
YABANCI ŞAİRLERİN ŞİİRLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Yeni bir Aşk, yeni bir Hayat (Neue Liebe, neues Leben)

Kalbim, ah kalbim n’olacak böyle?
Seni sıkıştıran körpe kan mı bu kadar?
Hangi yabancı, taptaze bir can öyle!
Seni tanıyamaz oldum birden vah yar.
Kaybolmuş herşey, bunca sevdiklerin,
Gitmiş, seni üzen onca kederlerin,
Bitmiş çaban ve huzurun –
Eyvah, nasıl bu hale düştün!

Delikanlı cazibesi sarıyor mu,
Şirin efendi siması, hayretle,
O bakışı, vefa ve merhamet dolu
Bitmez tükenmez kuvvetle?
Kurtarmak istiyorum kendimi ondan,
Adam olmak, kaçabilmek tuzağından,
Anbean ayyaş beni çekiyor,
Nafile, yollar hep ona dönüyor.

Ve bu büyülü incecik iplikte,
Hiç mi hiç zorla kopmayan,
Tatlı, başıboş kız tutuyor, heyecan
Beni, her ne kadar çekinsem de;
Onun müthiş harika etrafında
Mahkumum ezgisiyle yaşamaya.
Bu değişim, ah, ne kocaman!
Aşk! Aşk! Sal beni yukardan!

Çeviri: Musa Aksoy

Johann Wolfgang von Goethe

Veda (Der Abschied)

Bırak gözlerim veda eylesin,
Dilimin söylemeye varmayan!
Zor, zordur taşınması erkeğin!
Çünkü adamım, bazen kalpazan.

Üzülür bu saatte her can
Aşkın en tatlı tutusu bile,
Soğuk bir buse ağzından,
Donuk elinin sıkması hele.

Ayrıca, hafif çalınmış bir öpücük,
Ah, anında beni nasıl da büyülemişti!
Sanki sevindiren bir Menekşe küçücük,
Martın ilk günlerinde koparılmış gibi.

Yok, ben şimdi çelenk toplamıyorum,
Artık bir gülü bile kıyamam sana.
İlkbahar geldi, ey sevgili Oğlum....
Ama, ne yazık ki sonbahar bana!

Çeviren: Musa Aksoy

.

Johann Wolfgang von Goethe

Uzaktakine (An die Entfernte)

Öyleyse seni ben kaybettim mi?
Kurtuldun mu benden, Güzelim?
Hala çınlar kulaklarımda iklimi
Her bir kelimenin, her biri selim.

Avare arar gibi bakışla sabah
Nasıl dalar havalara öylesi,
Mavi semada gizlenirken kah
Gök üstünde çayırkuşu ötesi;

Dalıyor korka korka ara sıra
İşte gözlerim tarlalara, çalılara;
Ünlüyor tüm türkülerim sana;
Gel, Sevgilim, dön gel geri bana!


© Çeviri: Musa Aksoy

.

Johann Wolfgang von Goethe

Tekrar Buluşma

Acaba bu gerçek mi, yıldızların yıldızı
Seni tekrar kalbimin üstünde sıkıyorum!
Ah, şu ayrılık denen gece nasıl bir acı
Nasıl derin uçurum
Evet neşelerimin
Sevgili, hoş rakibi sen;
Düşününce geçmiş acıları
Ürperirim halden.
Düha ezeliyetin, Tanrının sinesinin
Uyurken bir yerinde en kuytu ve düzgün derin
Hazırladı ilk anı
Çok yüce bir yaratma isteğiyle Tanrı
'Ol!' emrini verdi,
Bütün alem kudretle ve büyük ihtişamla
Hemen gerçekleşerek bir varlık kazanınca
Her taraftan çok derin bir ah koptu yükseldi
Etraf nura boyandı
Birbirinden ayrılıp bir yana kaçıştılar,
Vahşeh ve korku dolu rüyaları içinde
Her şey can attı
İsteyerek sessiz ve ihtirassız
Uzaklara, o derin sonsuzlukta.
Her şey susmuş, sessiz ve ıssızdı etraf,
Tanrı yalnız kalmıştı ilk olarak,
Yarattığı şafağı o anda
Şafak merhamet etti çekilen ıstıraba,
Ve acı duyanlara,
Ahenkli renk oyunları gösterdi,
Daha önce birbirinden her ayrılan böylece
İmkan buldu tekrardan birbirini sevmeye.
Telaşla, acele ile birbirinin olanlar
arayıp birbirini yeni baştan buldular
Döndüler ölçüsüz hayata tekrar
His ve duygular
İster el ele tutup, ister yakalansınlar
Yeter ki birbirinden onlar ayrılmasınlar.
Bundan sonra Tanrının yaratması lüzumsuz
Onun dünyasını artık bizler de yaratırız.
Bu suretle o şafak al al kanadlariyle
Beni sana uçurdu geldik dudak dudağa,
Ve gece gökyüzünde parlak yıldızlarıyle
Binlerce mühür vurdu, kuvvet verdi bu bağa,
Artık şu yeryüzünde böylece her ikimiz
Sevinç ve acılarda biriz ve herkese örnek olabiliriz.
Ve ikinci bir 'Ol!' emri
Bir daha ayıramaz bizi.

.

Johann Wolfgang von Goethe

Size söyleyeyim mi, sevgili ağaçlar (Sag ichs euch, geliebte Bäume)

Size söyleyeyim mi, sevgili ağaçlar?
Uslanmak için diktiklerim,
Harika rüyalar
Tanın dansıyla beni sararken.
Ah, biliyorsunuz, nasıl sevdiğimi,
Beni o kadar güzel gene seveni,
Dürtülerimin en temizini
Bana daha temiz geri vereni.

Kalbimden açar gibi büyüyün,
Havaya dalıp salın sürgün,
Çünkü hayli çok neşe ve ızdırap
Gömdüm köklerinizin altına.
Gölge getirin, meyveler verin,
Taze sevinçle günbegün filizlenin;
Sade bunu besteleyeyim, yazayım,
Ki sımsıkı yanında tadayım.

Çeviri:Musa Aksoy

Johann Wolfgang von Goethe

Sevgilinin Yakınlığı

Seni düşünüyorum, güneşin ışıkları denizden aksedince
Seni düşünüyorum, ayın pırıltıları kaynaklara vurunca.
Seni düşünüyorum, uzak bir yol üstünde tozlar havalanırken,
Karanlık bir gecede, dar bir tahta köprüde bir yolcu ürperirken.
Seni düşünüyorum, boğuk uğultularla orda yükselirken dalgalar.
Kulak kesilmek için koruluktayım, sık sık her şeyin sustuğu anlar.
Uzakta olsan bile ben senin yanındayım, sende yakınımdasın.
Güneş batıyor, biraz sonra, beni ışıtacak yıldızlar ne olurdu burda
Yanımda olsaydın

.

Johann Wolfgang von Goethe

Seher indi semadan aşağı (Dämmrung senkte sich von oben)

Seher indi semadan aşağı,
Artık tüm yakınlar uzak;
Evvela yükselen ancak
Hoş ziyalı akşam yıldızı!

Herşey dolaşırken belirsize,
Sisler göğe doğru sızıyor;
Koyu karanlıklarda derince
Dinlenirken göl zıtlar yansıyor.

Şimdi, arazinin doğusunda
Seziyorum Ayın şanını perdahıyla,
Narin meranın saçak dallarıysa
Şakalaşıyorlar sonrakı akında.

Oynaşan gölgelerin arasından
Titriyor Lunanın cazibesi Tan
Ve gözden dalıyor nem içeri
Serinliyor kalbin en dipleri.


© Çeviri: Musa Aksoy

Johann Wolfgang von Goethe

Salın gitsin inatcı firarı! (Laßt fahren hin das allzu Flüchtige)

Salın gitsin inatcı firarı!
Ona her nasihat beyhude;
Hamarat fanide ısrarlı,
Hoş göç eder ebediyete.

Böylece beşeri kazanır zinde
Ardı ardına o körpe kudreti;
Yalnız tabiat, asıl güvence,
Ancak o yaşatır ilelebeti.

Takdirinde çözülür yüce meali
Malum ikinci vatanımızın;
Çünkü eski günler misali
Ezel kefil kılar ansızın.


© Çeviri: Musa Aksoy

Johann Wolfgang von Goethe

Sabit Esas (Stets derselbe)

Pazarda dolaşıyorum
Kalabalıklar arasında,
Ve Dilbere rastlıyorum
Umumun tam ortasında;
Yürürüm ileriye, peşim sıra gelir hemen,
Sanki gölgem olur karşıdan;
Elbet hiç kimse farkedemez bizi, resmen
Birlikte kaynaşırız karışmadan.

‚İhtiyar, yetmedi de, hatta!
Israrla Kızdan bahsedersin!
O sürmeli genç hayatta,
Ömre bedel inat eden sensin.
Şimdi hangisi gününü ballandırıyor?
Haydi, apaçık söyle.’
Ah bakın, beni nasıl saf selamlıyor.
İşte sabit esas öyle.


© Çeviri: Musa Aksoy (Güzel Esmeralda’ya ithaf)

Johann Wolfgang von Goethe

Prometheus

Karart göklerini Zeus,
Duman duman bulutlarla;
Diken baslarini yolan çocuk gibi de
Oyna meselerin, daglarin doruklariyla.
Ama benim dünyama dokunamazsin,
Ne senin yapmadigin kulübeme
Ne de atesini kiskandigin ocagima.

Su evrende siz tanrilardan
Daha zavallisi var mi bilmem:
Kurban vergileri
Dua üfürükleriyle beslenir
Hasmetli varliginiz zar zor.
Size umut baglayan budalalar,
Çocuklar, dilenciler olmasa
Yok olur giderdiniz çoktan.

Ben de bir çocukken
Ne yapacagimi bilmez olunca
Çevirirdim günese dogru
Görmedigini gören gözlerimi;
Yakarisimi dinleyecek
Bir kulak varmis gibi yukarda;
Varmis gibi derdimle dertlenecek
Benimkine benzer bir yürek yukarda.

Ormanda Yürüyordum

Ormanda yürüyordum
Öylesine ve kendimce
Ve hiçbir şey aramamak
İşte buydu niyetim.

Sonra gölgeler arasında
Bir çiçekçik gördüm,
Yıldız gibi parıldayan,
Bir göz gibi gülümseyen.

Yerinden koparmak isterken onu,
İncecikten bana:
Solup ölmemi istiyorsun.
Tutup kopararak beni? deyiverdi.

Onu kökleriyle birlikte,
Hiç incitmeden çıkarıp,
Güzel evin başındaki,
Büyük bahçeye taşıdım.

Büyük sakin bahçede,
Ektim onu yeniden.
Şimdi o küçük, güzel çiçek
Büyüyor durmadan, çiçek açıp, gülerek.
Goethe

.

Johann Wolfgang von Goethe

Nezia’ya (An Belinden)

Beni niçin dayanılmaz çekersin,
Ah, o depdebeye?
Uslu gençken mesut değilmiydim
O sıkıcı gecede?

Odama gizlice kapanmış,
Mehtapın ışığı altında,
Ürperten aydınlığıyla kuşanmış
Kanıksadım uykumda;

Rüyamda dolu dolu altın saatleri
Halis hevesle,
Tatlı simanı hissettikten beri
Yüreğimin en dibinde.

Hala benmiyim, onca ziyanın arasında
Oyun masasında tuttuğun?
Çoğu çekilmez zırvaların karşısında
Aslında lutfun?

Nisan (April)

Gözler, söyleyin, söyleyin, ne dersiniz?
Dediğiniz pek de hoş şey ya,
En tatlının sedasından hatta;
Aynı manada sorsanız da siz.

Genede sualinizi anladım sanırım:
Bu gözlerin ardındaki vuzuhda
Aşk ve hakikat dolu bir kalb var
Şu anda yalnızlığıyla kanım,

Ağız tadında rahatı, huzuru olmalı,
Onca kısır ve körlerin arasında,
Nihayet bir iltifat bulmakla,
Beraber saymasını bilen itibarlı.

Ve ben bu şifreleri incelemeye
Dalmışken bu ara içimde,
Baştan çıkartın kendinizi sizde,
Benim bakışlarımı çözmeye!


Çeviren: Musa Aksoy

Neşe Ve Izdırapla

Neşe ile ızdırapla,
Düşünce ile dolu iken,
Tükenmez ezalar içinde,
Ümitler, tereddütler geçirirken
Kederler içinde yoğurulurken
Mesut olan,
Ancak seven ruhtur.

.

Johann Wolfgang von Goethe

Mülkiyet Üzerine

Mülkiyet:
Biliyorum ki ben,
Ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler
dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.
Biliyorum ki ben,
Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım
anlar dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.
GOETHE

.

Johann Wolfgang von Goethe

Minyon (Mignon)

Bakma konuştuğuma, esasen susuyorum!
Zira gizemim görevim.
Aslında sana içimi dökmek istiyorum,
Ama engelim kaderim.

Vaktinde öteler güneşin seyrini
Karanlık gece, ve zorlar günaydına:
Sert kaya bağrını yarar gani,
Dünya alemden mahrum, olmaz haşa.

Huzur arar herkes dostun kuçağında;
Gam boşalır göğüsde yakınmakla;
Yalnız ahd kapamış dudaklarımı da;
Ancak yaradan kadir açmaya.


Çeviren: Musa Aksoy

Minyon = Sevgili

.

Johann Wolfgang von Goethe

Manzara Ressamı Amor (Amor als Landschaftsmaler)

Sabah bir kayanın tepesinde,
Hareketsiz, dalmıştım sisin derinine;
Gri tonlu gergin bir tül vardı önümde,
Örtmüştü hepsini enine boyuna yine.

Bir Oğlan yaklaştı, sokuldu yanıbaşıma,
Dediki: Ey Arkadaş, nasıl da dik dik
Donmuşcasına bakarsın boş bir kumaşa?
Boyamaya ve oynaştırmaya
Olan hevesini iyice yitirdin mi?

Döndüm kalfaya keza, ve düşündüm saklıca:
Kerata, bana ustalık mı taslıyor acaba!

Devamlı soluk ve avare kalmaksa amacın,
Dedi Oğlan, akıllıca birşey olamaz;
Bak, sana hemen bir tablo yapayım,
Hoş bir manzara boyamasını öğreteyim biraz.

İthaf / Dedikas

Sabah geldi, tekmeleri ürküttü
Sakin uykumu, beni halim saran,
Uyanırken, sessiz kulübemde
Giderken dağbaşı taze ruhumla;
Şenlendim, her attığım adımla
Yeni çiçeğe, dolu damlalarla salkan;
Yeni gün yükselirken meftun,
Ve herşey serinlendi, beni sevindirmek için.

Ve ben tırmanırken, çayırlar çınarından belirdi
Bir sis çizgi, çizgi yukarı.
Savuldu ve değindi, etrafımı çevirdi,
Ve büyüdü bedenimi kanatlarcasına serdi:
Güzel endamımı daha tadınamadan,
Çevre kapandı üzerime solgun vualla;
Hemen dökünmüş gördüm bulutlarla,
Kendimi kendimle kapanmış buldum seherle.

Aniden güneş delercesine aydınlandı,
Sis arasında berraklık görüle yazdı.
Burada sakin düşekaldı;
Bölündü yükselirken orman ve tepelerle.
Nasılda ümitlendim, ona selam verebilmeye!
Donuk tandan sonra iki kat daha güzel sandım.
Havalı mücadele hala bitmemişti,
Bir parıltı sardı ve gözlerim kamaştı.

İthaf

Yanaşıyorsunuz yine, sendelenen kılıklar,
Erkence, vaktiyle fersiz nazarlara görünen.
Sizi bu sefer hiç tutmaya yelteniyormuyum?
Yüreğimi hala o evhama eğik seziyormuyum?
Kapalı dürtüşüyorsunuz! Tamam, buyrun halledin,
Buhar ve sisden nasıl etrafımdan kalkarsınız;
Sinem delikanlı sarsılmış seziliyor
Cazip nesiminizle, esrarengiz esintinizin.

Beraberinizde neşeli günlerin resmini getiriyorsunuz,
Ve kimi sevimli gölgeler çıkıyor göğe;
Bir eski, yarı kısık efsane gibi
İlk aşk ve dostluk ulaşıyor yükseklere;
Acı yenileniyor, kederde tekrarlıyor
Hayatın labirent divane seyrini
Ve iyileri sayıyor, kimi güzel saatlerde
Bahtın kandırdığı, önümde ansızın kaybolan.

Duymuyorlar, arkalarından dökülen nağmeleri,
O ruhlar, benim ilk söylediklerim;
Kaybolmuş şen mahşer,
Susmuş, ah! O ilk aksiseda,.
Derdim sesleniyor yabancı topluma,
Alkışları dahi kalbimi endişelendiriyor,
Ve daha neler, aryamla dağlanan,
Yaşıyorsa eğer, dünyada dolaşır elvanlı.

Ve beni çoktan kesilmiş bir hasret yakalıyor
Sahi ve sakit, deha alemine,
Belirsiz selenlerle uçuyor şimdi
Benim peltek türküm, Eol harpı gibi,
Bir dehşet kapıyor, yaş akıyor ardıl,
Keskin yürek, narin ve yufka hissediliyor;
Sahip olduğumu çok uzaklarda görüyorum,
Ve kaybolanlar bende gerçeğe dönüşüyor.

Çeviren: Musa Aksoy

Not:
Bu şiir GOETHE’nin dünya edebiyatına miras bıraktığı FAUST’un girişidir.


Johann Wolfgang von Goethe

Huzur

Daglara sinmis huzur,
En kucuk kipirdanis yok yapraklarda,
Kuslar ormanda suskun,
Sabret yakin birgun sende huzur bulursun.

.

Johann Wolfgang von Goethe