19 Mart 2010 Cuma

UYANINCA ÜŞÜMEK


Kurutulmuş bir çiçektiniz sanki, göğünüzü getirdim
Karşılıklı bakışan sulardan ve en iyisi
Sırmayla süslenmiş bir  eski zaman ceketi örttüm
üstlerinize
ısındınız, uyudunuz, ölmediniz gülümsemeyle
uzun bir araba atlarını itiyordu ve
size baktım.

Yaprağın bir soğuğu yadırgayan yeşili ancak üstümüzdeydi
Dumandan karanlıktan uykunuz uzuyordu, sıcaktan
uyuyordunuz...
ve evler birbirlerinden eskirlerse
ve eskiden  olmak  tükenirse,
ve yalnızlığınızın bütün yakılmış mumları erirse,
ve sırmalı uykudan usul usul uyanırsanız
korkmayın...
O zaman lokantalar var daha başka
Akşamla. Ve dindiren şarkısı kendi olmanın
Büyük ve kesin cezalanışı yani sevincin
Uzun  içkilerde, uykulu zehirlerde, bir yıl sonra ve heryerde
Yaşamak yani,
bağırmak, gürültüler geçip gitmesi bir beyaz resmin ve
çökmek,
Sizi titreten taşra aydınlığı yahut birdenbire
Karışıp yalanışıltısına yaşamanın hani...
solgun gece, uzun ve yuvarlak gece ve o su
ve o çıplanmış bedenlerin sonu gelemez buğusu
sizi alır ve bırakırsa,
sizi bırakırsa
korkmayın...

o zaman uzun antikacılar var gene ve onların dükkânları
kullanılmış takvimlerden  artan hüzünler
sizi alır  götürürüm, yirmidört parça tentene alırsınız
örtünürsünüz.


TURGUT UYAR



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder