24 Haziran 2010 Perşembe

Mekik

Yaşamışlar, görmüşler, parlak görüntülerde
boy boy resimleri.
En lüks baskılarda kalın, ince betikler
ışıldar isimleri.

Akıp gelir ağaçlardan altın
da sürünür kokmuş diplerinde
bir sinsi koyu gölge
çamur dolu çukurların.

Biz ne gittik, ne gördük, yaşamak dendi de...
atıla fırlatıla bir sağa bir sola
bir bodrum tezgâhının batık ekseninde
dokunan nazlı kumaş, çol kumaş.

Üçüncü hamurların pürtüklü damarları
hangi kuşe?
Duyulur çıt ettiği ansızın
bir mekik sürülmüş yokuşa.

Toplar ilerde bir alay.
Açamadan bir gülü gönlünce
ve gider, suyu verip de gider
sinsi otlar, kızgın gök, has bahçe.

.

Behçet Necatigil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder