3 Haziran 2010 Perşembe

Yasemin

çimenlerin içinde bekledim seni sırtı dikenli bir böcek gibi
orkidelerin arasında, kara nanelerin, fesleğenlerin,
kardelenlerin köklerinde
ve yapraklarında
arıların ayak izlerini taşıyan gelinciklerin
sonra Yasemin, güzelim senin son yaprağın aşktı
aşktı aralık kapılara anlattığın
çıkıp gitmelerin aşktı

aşktı dönüp gelmelerin
sonra Yasemin güzelim
likenli kayaların üzerine adını yazdım
ve okuma yazma öğrettim kertenkelelere
sersem gibiydiler, yeni uyanmışlardı kış uykularından
sarı saçlarından söz edince onlara,
ilkbahardan dayak yedim
çünkü hem annen hem de babandı ilkbahar
allahtan arkadaşım yaz vardı, çok yakındaydı
geldi beni kurtardı
yaşadığın bütüne vleri gezdim bir bir o yaz,
ebene teşekkür ettim doğduğun evin bahçesinde
'bir zeytin dalına benziyordu elime aldığımda
sonra birden bir çiçeğe dönüşüverdi'
dedi ve sordu;
'yeniden zeytin dalı mı oldu yoksa? '
sonra Yasemin güzelim
taşbebeğine yeni elbiseler giydirdim
ahşabını kokladım merdivenlerinde bakıştığımız evin
ve bir avuç yem bıraktım havuzun yanına rdıç kuşalrı için
sonra Yasemin, güzelim
kendimi de bıraktım orda
yitirdiğim
ve yitireceğim bütün kadınlar için

sonra Yasemin, güzelim, senin son yaprağın aşktı
aşktı uçmak konmak
varmak ve dönmek aşktı
memelerinin arasından
bulutlara tırmanan
bir çocuk olarak duruyor aşk
bugün bile
belleğimde

.

Akgün Akova

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder