Cengiz Numanoğlu'nun Bütün Şiirleri
27 Nisan 2012 Cuma
28 Şubat 2012 Salı
Namusum Üstüne
Dalgalandım deli dolu
Taşıyorum geri dönmem
Sonsuzluğa giden yolu
Aşıyorum geri dönmem
Yarınları çektim dara
Hesapsızım gözüm kara
Doludizgin yangınlara
Koşuyorum geri dönmem
Taşıyorum geri dönmem
Sonsuzluğa giden yolu
Aşıyorum geri dönmem
Yarınları çektim dara
Hesapsızım gözüm kara
Doludizgin yangınlara
Koşuyorum geri dönmem
Etiketler:
EZGİ MARŞ VE İLAHİ SÖZLERİ,
Uğur IŞILAK
5 Şubat 2012 Pazar
Yerleri Gökleri Sarstı Bu Tokat
17 Ağustos deprem gecesi
Her kenti yokladı ölüm ecesi,
Uykuda can verdi on binlercesi;
Yaralılar inim inim inler, oy!
Yer-gök kulak vermiş hep ses dinler, oy!
Yalova, Çınarcık dalca büküldü
İzmit, Gölcük yaprak, yaprak döküldü
Adapazarı'ysa kökten yıkıldı;
Düşeni kimseler kaldıramaz oy!
Boşalan damarı dolduramaz oy!
Her kenti yokladı ölüm ecesi,
Uykuda can verdi on binlercesi;
Yaralılar inim inim inler, oy!
Yer-gök kulak vermiş hep ses dinler, oy!
Yalova, Çınarcık dalca büküldü
İzmit, Gölcük yaprak, yaprak döküldü
Adapazarı'ysa kökten yıkıldı;
Düşeni kimseler kaldıramaz oy!
Boşalan damarı dolduramaz oy!
Habersizim Ben
Ruh verirsin, balçıklara bularsın,
Rızık verir, rahmetinle sularsın,
Beni, âlemlere üstün kılarsın,
Gel gör ki; şükürden habersizim ben...
Aç günümde, Senden yardım dilerim,
Dolar taşar, ambarlarım, kilerim,
Tok günümde Seni, dilden silerim,
Gel gör ki; şükürden habersizim ben...
Rızık verir, rahmetinle sularsın,
Beni, âlemlere üstün kılarsın,
Gel gör ki; şükürden habersizim ben...
Aç günümde, Senden yardım dilerim,
Dolar taşar, ambarlarım, kilerim,
Tok günümde Seni, dilden silerim,
Gel gör ki; şükürden habersizim ben...
21 Ekim 2011 Cuma
Her Akşamki Yolumda
Her akşamki yoluma koyulmuş gidiyorum.
Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun.
Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn,
Bir cami eşiğine yatıversem diyorum
-Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum!
Sen, bana en son kalan, ben senin en son kulun;
Bu akşam, artık seni anmayan İstanbul'un
Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.
Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum.
Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar ılık,
Sana az daha yakın yaşamak için artık,
Rabbim, ben yalnız zeytin ve ekmek istiyorum.
Ziya Osman Saba
Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun.
Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn,
Bir cami eşiğine yatıversem diyorum
-Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum!
Sen, bana en son kalan, ben senin en son kulun;
Bu akşam, artık seni anmayan İstanbul'un
Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.
Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum.
Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar ılık,
Sana az daha yakın yaşamak için artık,
Rabbim, ben yalnız zeytin ve ekmek istiyorum.
Ziya Osman Saba
11 Haziran 2011 Cumartesi
Yayınlanmış Eserleri
Abdurrahim KARAKOÇ
Abdurrahim Karakoç'un şimdiye kadar yayınlanmış eserleri şunlardır:- Hasan'a Mektuplar (1965)
- Eli Kulakta (1969)
- Vur Emri (1973)
- Kan Yazısı (1978)
- Suları Islatamadım (1983)
- Beşinci Mevsim (1985)
- Dosta Doğru, Akıl Karaya Vurdu (1994)
- Yasaklı Rüyalar (2000)
- Gökçekimi (2000)
- Gerdanlık - I (2000)
- Gerdanlık - II (2002)
- Gerdanlık-III(2005)
- Parmak İzi (2002)
- Yağmur Yerden Yağar (2002)
- Anadolu'da Bahar ( 2007 )
- Barış Çağrısı-Dünya Barışına Çağrı Grubu-Meneviş Yayınları(2009)
- Düşünce Yazıları,
- Çobandan Mektuplar(Deneme)
Kendi Dilinden Kendi Tarifi
Abdurrahim KARAKOÇ
'Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 1932 yılında dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıstım. Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.
Bana gelince:
Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, 'bilimsel' cüppeliler, entellektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkağıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum.
Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular.
En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse...'
Evli ve 3 çocuk babasıdır.1984 Ekim ayından bu yana Ankara'da ikamet ediyor. Şu anda hiç bir siyasi kuruluş, hiçbir mesleki dernek üyesi değildir. Hakkın yanında olanları sözleriyle desteklese de, şahısları övmek, beğenmeyince sövmek gibi basitliği kabul etmemektedir.
Yemini var, yazabildiği müddetçe yazacak. Kim bilir nereye ve ne zamana kadar...
Abdurrahim Karakoç, şahsiyet abidesi bir yiğit,bir bilge, bir alperen olarak hayatımıza giren en tatlı, en güzel şairlerimizden birisidir. İşte o güzel, o yiğit dostun şiir kitaplarını 'Alperen Yayınları' olarak yayınlamaktan gurur ve mutluluk duyuyoruz. Alperen
Hayatı (1932 -)
Abdurrahim KARAKOÇ
7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü(Cela) köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda şiire merak sardı. Bu, aileden gelme bir merak diyebiliriz. Çünkü dedesi, babası ve kardeşleri de şairdirler. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap oIacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasana Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. FEDAİ yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı.
1958 yılında buIunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi.1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey,Alperen yayınları oIarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.
1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı:
'Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım'
30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa VUR EMRI adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür.
9 Mayıs 2011 Pazartesi
Âşık Veysel Şatıroğlu
Âşık Veysel Şatıroğlu
Veysel Şatıroğlu veya bilinen adıyla Âşık Veysel (d. 25 Ekim 1894, Şarkışla, Sivas – ö. 21 Mart 1973), Türk halk ozanı. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur.Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir alevi ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü,başka bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti. Babasının, Âşık Veysel’e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı. 1970′li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel’in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla’da her yıl adına şenlikler yapılır.
Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yöntemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var. Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.
En sevilen eserleri
-Uzun ince bir yoldayım -Beni hor görme gardaşım -Güzelliğin on para etmez -Sazım -Dostlar beni hatirlasin -Ben gidersem sazim sen kal dünyada -Mecnunum Leylamı gördüm -Karşıkı karlı dağda bülbül -Kızılırmak seni seni -Ömrüm ömrüm -Yüce dağ başında -Yine dertli dertli -Dilber -Çiçekler -Hacı Bektaş -Sivas ellerinde sazım çalınır -Kara toprak -Derdimi dökersem derin dereye
25 Nisan 2011 Pazartesi
Pir Sultan ABDAL Kimdir?

16’ncı yüzyılda yaşadı. Hakkında fazla bilgi yok. Asıl adı Haydar. Sivas'ın Yıldızeli ilçesi Banaz köyündendir.
16’ncı yüzyılın ikinci yarısında Sivas çevresinde boy gösteren Alevi-Bektaşi kökenli ve İran yanlısı mezhep olaylarına karıştı. Sivas Beylerbeyi Deli Hızır Paşa, Pir Sultan’ı astırdı. Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor.
ESERLERİ
Çeşitli araştırmalarda 6 ayrı Pir Sultan kimliğine değinilir. Sırasıyla, Çorum yöresinden olup bir süre Ankara’da Hasan Dede tekkesinde kalan Pir Sultan’ım Haydar, aruzla şiirler yazan Pir Sultan, Divriği yöresinde yetişen ve asıl adı Halil İbrahim olan Pir Sultan Abdal, 18’inci yüzyılın ikinci yarısı ile 19’uncu yüzyılın başında yaşamış olan Abdal Pir Sultan, 16’ncı yüzyıl sonu ile 17’nci yüzyıl başında yaşayan ve Pir Sultan’ın asılmasıyla ilgili deyişleri söyleyen Pir Sultan Abdal.
Son olarak menkıbeleşmiş yaşamıyla tanınan, Hızır Paşa’nın astığı kabul edilen 16’ncı yüzyıl şairi Banazlı Pir Sultan Abdal. Halk edebiyatı araştırmacıları, gerçek Pir Sultan Abdal olarak Banazlıyı kabul eder. Pir Sultan Abdal, Alevi gelenekleri ve tarikat içinde yetişti. Hata-i (Şah İsmail) , Kul Hüseyin ve Kul Himmet’ten etkilendi.
Şiirlerinde duru ve yalın bir Türkçe kullandı. Ana konuları, aşk, tasavvuf ve kavgadır. Tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp geniş bir halk kesimine seslenebildi. Medrese öğrenimi görmediği için, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilemedi. Saaddin Nüzhet Ergun, Abdülbaki Gölpınarlı, Pertev Naili Boratav, Cevdet Kudret, Cahit Öztelli, Sabahattin Eyuboğlu, Mehmet Fuad, Ohan Ural, Mehmet Bayrak ve Erol Toy’un Pir Sultan Abdal araştırma ve kitapları var.
Yürekte Yaralar Türlü Türlüdür
Gönül niçin ahvalimi bilmezsin
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Esme zülüflerin yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni ağlatma illere karşı
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Ah n'eyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir Hak'tan geldi kime ne deyim
Derdim çoktur hangi birin söyleyeyim
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Pir Sultan Abdal
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Esme zülüflerin yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni ağlatma illere karşı
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Ah n'eyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir Hak'tan geldi kime ne deyim
Derdim çoktur hangi birin söyleyeyim
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Pir Sultan Abdal
Yine Yeşillendi Dağlar
Yine yeşillendi dağlar
Kararıp kocamaz bağlar
Her nereye varsam ağlar
Felek, senden gülen kimdir
Ateşim yanıp pişmeden
Ruh girip bu ten koşmadan
Ana rahmine düşmeden
Bu dünyaya gelen kimdir
Yiğit ister yaranlığa
Baykuş konar viranlığa
On sekiz yıl karanlığa
Hızır ile duran kimdir
Pir Sultan'ım der varalım
Anda günahlar görelim
Azrail'den bir soralım
Kendi canın alan kimdir
Pir Sultan Abdal
Kararıp kocamaz bağlar
Her nereye varsam ağlar
Felek, senden gülen kimdir
Ateşim yanıp pişmeden
Ruh girip bu ten koşmadan
Ana rahmine düşmeden
Bu dünyaya gelen kimdir
Yiğit ister yaranlığa
Baykuş konar viranlığa
On sekiz yıl karanlığa
Hızır ile duran kimdir
Pir Sultan'ım der varalım
Anda günahlar görelim
Azrail'den bir soralım
Kendi canın alan kimdir
Pir Sultan Abdal
Yine Tamam Oldu Senenin Başı
Yine tamam oldu senenin başı
Aktıkça akıyor gözümün yaşı
Mümin olanlara veriyor cüşu
Münkir Yezit kıymetini bilmedi
İnşallah Yezid'in nesli kırılır
Mümin olan Hak cemine derilir
Bir orucun bin bir hacca yazılır
Oruç tutan ebed mahrum olmadı
Peygamberin vasisini kodular
Adına da Mervan adın dediler
On iki imamı bir bir yediler
Mazlumların ahı yerde kalmadı
Hasan'la Hüseyin Ali'nin oğlu
Yezid'in elinden ciğeri dağlı
Mümin olan Şah'a ikrarla bağlı
İkrarı bend olan yoldan dönmedi
Ne dilersen Hak'tan dile dileği
Muhammet Ali'nin yanar çırağı
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı
Pire ikrar veren geri dönmedi
Pir Sultan Abdal
Aktıkça akıyor gözümün yaşı
Mümin olanlara veriyor cüşu
Münkir Yezit kıymetini bilmedi
İnşallah Yezid'in nesli kırılır
Mümin olan Hak cemine derilir
Bir orucun bin bir hacca yazılır
Oruç tutan ebed mahrum olmadı
Peygamberin vasisini kodular
Adına da Mervan adın dediler
On iki imamı bir bir yediler
Mazlumların ahı yerde kalmadı
Hasan'la Hüseyin Ali'nin oğlu
Yezid'in elinden ciğeri dağlı
Mümin olan Şah'a ikrarla bağlı
İkrarı bend olan yoldan dönmedi
Ne dilersen Hak'tan dile dileği
Muhammet Ali'nin yanar çırağı
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı
Pire ikrar veren geri dönmedi
Pir Sultan Abdal
Yiyemezsin Demedim Mi
Güzel aşk cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi
Bak şu aşkın haline
Ne gelse söyler diline
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi
Aşıklar harabat olur
Hak yanında hürmet bulur
Muhabbet baldan tatl'olur
Doyamazsın demedim mi
Girelim Ali serine
Çıkalım meydan yerine
Küfrümüz iman yerine
Sayamazsın demedim mi
Pir Sultan'ım der Şah'ımız
Hakk'a ulaşır rahımız
On'ki imam katarımız
Uyamazsın demedim mi
Pir Sultan Abdal
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi
Bak şu aşkın haline
Ne gelse söyler diline
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi
Aşıklar harabat olur
Hak yanında hürmet bulur
Muhabbet baldan tatl'olur
Doyamazsın demedim mi
Girelim Ali serine
Çıkalım meydan yerine
Küfrümüz iman yerine
Sayamazsın demedim mi
Pir Sultan'ım der Şah'ımız
Hakk'a ulaşır rahımız
On'ki imam katarımız
Uyamazsın demedim mi
Pir Sultan Abdal
Etiketler:
EZGİ MARŞ VE İLAHİ SÖZLERİ,
Pir Sultan ABDAL
Yürü Bre Hızır Paşa
Yürü bre Hızır Paşa
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir
Nemrut gibi Anka n'oldu
Bir sinek havale oldu
Davamız mahşere kaldı
Yarın bu senden sorulur
Şah'ı sevmek suç mu bana
Kem bildirdin beni Han'a
Can için yalvarmam sana
Şehinşah bana darılır
Hafid-i Pelgamber'im has
Gel Yezid Hüseyn'imi kes
Mansur'um beni dara as
Ben ölünce il durulur
Ben Musa'yım sen Firavun
İkrarsız Şeytan-ı lain
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür, dirilir
Pir Sultan Abdal
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir
Nemrut gibi Anka n'oldu
Bir sinek havale oldu
Davamız mahşere kaldı
Yarın bu senden sorulur
Şah'ı sevmek suç mu bana
Kem bildirdin beni Han'a
Can için yalvarmam sana
Şehinşah bana darılır
Hafid-i Pelgamber'im has
Gel Yezid Hüseyn'imi kes
Mansur'um beni dara as
Ben ölünce il durulur
Ben Musa'yım sen Firavun
İkrarsız Şeytan-ı lain
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür, dirilir
Pir Sultan Abdal
Yine Kısmetimiz Kaldırdı Bizi
Yine kısmetimiz kaldırdı bizi
Ne yaman uzağa düştü yolumuz
İneyim gideyim Şam'dan aşağı
Nerde kaldı ana ata ilimiz
Kan olur garibin gözü yaşından
Haber almaz yareninden eşinden
Ağular da sızar canım aşından
Belki pire malum ola halimiz
Urum'un dağları İşçil ovası
Issız kalmaz yavru şahin yuvası
Urum'dan da Şam'a erler duası
Erler olsun kanadımız kolumuz
Pir Sultan Abdal'ım uzak yollardan
Helal olduk yücelerden bellerden
Bir zamanlar biz de gurbet illerden
Ne yaman gurbeti söyler dilimiz
Pir Sultan Abdal
Ne yaman uzağa düştü yolumuz
İneyim gideyim Şam'dan aşağı
Nerde kaldı ana ata ilimiz
Kan olur garibin gözü yaşından
Haber almaz yareninden eşinden
Ağular da sızar canım aşından
Belki pire malum ola halimiz
Urum'un dağları İşçil ovası
Issız kalmaz yavru şahin yuvası
Urum'dan da Şam'a erler duası
Erler olsun kanadımız kolumuz
Pir Sultan Abdal'ım uzak yollardan
Helal olduk yücelerden bellerden
Bir zamanlar biz de gurbet illerden
Ne yaman gurbeti söyler dilimiz
Pir Sultan Abdal
Yürü Bre Felek
Yürü bre kahpe felek
Gafil gafil gelme bari
Biz de doğduk ölmek için
Yüzümüze gülme bari
Gafil gelirsin yanıma
Kıyarsın tatlı canıma
Toprak atarsın sineme
Sorucuyu salma bari
Bildim feleksin cihandan
Çıkmaz parmakların kandan
Kurtuluş yok imiş senden
Yiğitlikte gelme bari
Sen bir feleksin sözün yok
Yola gidersin izin yok
Kimi görmeğe gözün yok
Kimisini görme bari
Pir Sultan'ım der hanedir
Bilirm kastın canedir
Her işlerin tersinedir
Bildiğinden kalma bari
Pir Sultan Abdal
Gafil gafil gelme bari
Biz de doğduk ölmek için
Yüzümüze gülme bari
Gafil gelirsin yanıma
Kıyarsın tatlı canıma
Toprak atarsın sineme
Sorucuyu salma bari
Bildim feleksin cihandan
Çıkmaz parmakların kandan
Kurtuluş yok imiş senden
Yiğitlikte gelme bari
Sen bir feleksin sözün yok
Yola gidersin izin yok
Kimi görmeğe gözün yok
Kimisini görme bari
Pir Sultan'ım der hanedir
Bilirm kastın canedir
Her işlerin tersinedir
Bildiğinden kalma bari
Pir Sultan Abdal
Yürü Bre Yalan Dünya
Yürü bre yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya değil misin
Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin
Tanrı'nın Arslan'ın alan
Düldül'ü dağlara salan
Yedi kere ıssız kalan
Kalan dünya değil misin
Bak şu kışa, bak şu güze
Ciğer kebap oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya değil misin
Pir Sultan'ım ne yatarsın
Kurmuş çarkını dönersin
Ne konarsın. ne göçersin
Kalan dünya değil misin
Pir Sultan Abdal
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya değil misin
Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin
Tanrı'nın Arslan'ın alan
Düldül'ü dağlara salan
Yedi kere ıssız kalan
Kalan dünya değil misin
Bak şu kışa, bak şu güze
Ciğer kebap oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya değil misin
Pir Sultan'ım ne yatarsın
Kurmuş çarkını dönersin
Ne konarsın. ne göçersin
Kalan dünya değil misin
Pir Sultan Abdal
Zinhar Kötü Kelam Söylemeyesin
Arzulayıp Hak demine gelince
Gönülde kin kibir eylemiyesin
Hakikatın kubbesine girince
Zinhar kötü kelam söylemeyesin
Evliya cemidir sayılmaz hatır
Eğer isterlerse bir kelam yetir
Ağır ol sakin ol postunda otur
Her yerde ataklık eylemeyesin
Yeğlicelik edip gerine bakma
Delil çağrılırken gerine bakma
Aşnan musahibin odlara yakma
Yükünü günahla toplamayasın
Sen seni gör elin aybını görme
Tarikat ateştir tamuya girme
Sen de bu anlığın kimseye deme
Bu sözlerim garaz anlamayasın
Pir Sultan Abdal'ım mana bilemez
Kibrine yedirip haber alamaz
Kılavuzsuz giden yolu bulamaz
Bulunmaz yolda yola aramayasın
Pir Sultan Abdal
Gönülde kin kibir eylemiyesin
Hakikatın kubbesine girince
Zinhar kötü kelam söylemeyesin
Evliya cemidir sayılmaz hatır
Eğer isterlerse bir kelam yetir
Ağır ol sakin ol postunda otur
Her yerde ataklık eylemeyesin
Yeğlicelik edip gerine bakma
Delil çağrılırken gerine bakma
Aşnan musahibin odlara yakma
Yükünü günahla toplamayasın
Sen seni gör elin aybını görme
Tarikat ateştir tamuya girme
Sen de bu anlığın kimseye deme
Bu sözlerim garaz anlamayasın
Pir Sultan Abdal'ım mana bilemez
Kibrine yedirip haber alamaz
Kılavuzsuz giden yolu bulamaz
Bulunmaz yolda yola aramayasın
Pir Sultan Abdal
Yine Dosttan Haber Geldi
Yine dosttan haber geldi
Dalgalandı taştı gönül
Yar elinden kevser geldi
Derya gibi çoştu gönül
Kılavuzum Şah-ı Merdan
Çevresi dopdolu nurdan
Şunda bir hercayi dosttan
Neylersin, vazgeçti gönül
Sır Ali'deki sır idi
Seyr edeni sever idi
Ben kulu da kemter idi
Pir aşkına düştü gönül
Açıldı bahçenin gülü
Öter içinde bülbülü
Dost elinden dolu dolu
Sarhoş oldu içti gönül
Pir Sultan'ım bir gün göçer
Er olan ikrarın güder
Ceset bunda seyran eder
Çün Hakk'a ulaştı gönül
Pir Sultan Abdal
Dalgalandı taştı gönül
Yar elinden kevser geldi
Derya gibi çoştu gönül
Kılavuzum Şah-ı Merdan
Çevresi dopdolu nurdan
Şunda bir hercayi dosttan
Neylersin, vazgeçti gönül
Sır Ali'deki sır idi
Seyr edeni sever idi
Ben kulu da kemter idi
Pir aşkına düştü gönül
Açıldı bahçenin gülü
Öter içinde bülbülü
Dost elinden dolu dolu
Sarhoş oldu içti gönül
Pir Sultan'ım bir gün göçer
Er olan ikrarın güder
Ceset bunda seyran eder
Çün Hakk'a ulaştı gönül
Pir Sultan Abdal
Yel Esti Mi Aşka Gelir Sallanır
Yel esti mi aşka gelir sallanır
Mart ayında yeşillenir ağaçlar
Kıpkırmızı donlar giyer allanır
Hu dost çağırır allanır ağaçlar
Çiçek açar domur domur dal verir
Kimi uzar birbirine el verir
Kimi meyve verir kimi gül verir
Kuşlar üstünde dillenir ağaçlar
Yaz baharda bahçe ile bağ ile
Kaba çamın gürlemesi dal ile
Koç yiğidin eğlencesi yar ile
Muhabbet eder eğlenir ağaçlar
Pir Sultan Abdal'ım Hatayi Şah'ım
Adam için ne haketmiş Allah'ım
Güz gelince salar yaprağın dalın
Vakti geldi mi sulanır ağaçlar
Pir Sultan Abdal
Mart ayında yeşillenir ağaçlar
Kıpkırmızı donlar giyer allanır
Hu dost çağırır allanır ağaçlar
Çiçek açar domur domur dal verir
Kimi uzar birbirine el verir
Kimi meyve verir kimi gül verir
Kuşlar üstünde dillenir ağaçlar
Yaz baharda bahçe ile bağ ile
Kaba çamın gürlemesi dal ile
Koç yiğidin eğlencesi yar ile
Muhabbet eder eğlenir ağaçlar
Pir Sultan Abdal'ım Hatayi Şah'ım
Adam için ne haketmiş Allah'ım
Güz gelince salar yaprağın dalın
Vakti geldi mi sulanır ağaçlar
Pir Sultan Abdal
Yanlış Fetva İle Yola Gidilmez
Yanlış fetva ile yola gidilmez
Arif isen bu manadan fark eyle
Eğri hacet ile metah dokunmaz
Üstat isen endazeni derk eyle
Maşuk olan aşıkına düş gelir
Aşıkın başına olmaz iş gelir
Her dem böyle kalmaz bir gün kış gelir
Yapı yap da üzerini berk eyle
Kulak ver de dinle arşta horoza
Belki erişesin ilm-i arıza
Kunduru buğdayı ekme harıza
Çiftçi isen var tarlanı herk eyle
Şu dünya bulandı hiç durulmuyor
Arif olmayınca fark olunmuyor
Kürekle tarlaya su verilmiyor
Muhabbet bendinden kaldır hark eyle
Pir Sultan Abdal'ım ihlas yar olsa
Mecnun da gözlüyor Leyla gelirse
Bir cananın meyli sende yok ise
Ahir fayda etmez anı terk eyle
Pir Sultan Abdal
Arif isen bu manadan fark eyle
Eğri hacet ile metah dokunmaz
Üstat isen endazeni derk eyle
Maşuk olan aşıkına düş gelir
Aşıkın başına olmaz iş gelir
Her dem böyle kalmaz bir gün kış gelir
Yapı yap da üzerini berk eyle
Kulak ver de dinle arşta horoza
Belki erişesin ilm-i arıza
Kunduru buğdayı ekme harıza
Çiftçi isen var tarlanı herk eyle
Şu dünya bulandı hiç durulmuyor
Arif olmayınca fark olunmuyor
Kürekle tarlaya su verilmiyor
Muhabbet bendinden kaldır hark eyle
Pir Sultan Abdal'ım ihlas yar olsa
Mecnun da gözlüyor Leyla gelirse
Bir cananın meyli sende yok ise
Ahir fayda etmez anı terk eyle
Pir Sultan Abdal
Yanımızda İki Melekler Gezer
Yanımızda iki melekler gezer
Bin hayır biri şerrimiz yazar
Kahbe felek bizi aldatır üzer
Nerede seyreder andan haber ver
Cümlemizin başı Allah'tan ferman
İsmail Peygambere indi bir kurban
Bir ot biter bütün dertlere derman
Ol ot nerde biter andan haber ver
Sabahtan gün doğar gün dile doğar
Dal boynun eğdikçe rahmetler yağar
Bin bir gün içinde bir yıldız doğar
Yıldız nerde doğar andan haber ver
Musa Peygamber de atına bindi
Can cesetten çıktı nerede durdu
Peygamber uğrunda bir delil yandı
Delil nerde yanar andan haber ver
Pir Sultan Abdal'ım geldik de gittik
Gelirken giderken ne kazanç ettik
Yükünü yükletip kül olduk bittik
Yurdunda ne kalır andan haber ver
Pir Sultan Abdal
Bin hayır biri şerrimiz yazar
Kahbe felek bizi aldatır üzer
Nerede seyreder andan haber ver
Cümlemizin başı Allah'tan ferman
İsmail Peygambere indi bir kurban
Bir ot biter bütün dertlere derman
Ol ot nerde biter andan haber ver
Sabahtan gün doğar gün dile doğar
Dal boynun eğdikçe rahmetler yağar
Bin bir gün içinde bir yıldız doğar
Yıldız nerde doğar andan haber ver
Musa Peygamber de atına bindi
Can cesetten çıktı nerede durdu
Peygamber uğrunda bir delil yandı
Delil nerde yanar andan haber ver
Pir Sultan Abdal'ım geldik de gittik
Gelirken giderken ne kazanç ettik
Yükünü yükletip kül olduk bittik
Yurdunda ne kalır andan haber ver
Pir Sultan Abdal
Yalan Dünya Sana Bel Mi Bağlanır
Yalan dünya sana bel mi bağlanır
Hani benim önüm sıra gelenler
Ölüm var derlerdi ben inanmazdım
Duya duydum essah imiş yalanlar
Yaratmıştır insan ile hayvanı
İnsanda emanet koydu bu canı
Üçyüz altmış altı peygamber hani
Bizi kor mu ya onları alanlar
Şöyle bir günahkar kul türemişim
Bilemem ben feleğe n'eylemişim
Feleğin burcunu çok aramışım
Bel mi bağlar şu dünyayı görenler
Pir Sultan Abdal'ım gezerek gelir
Elinde defteri yazarak gelir
Sıra dolanarak bize dek gelir
Ölmez imiş bizim için ölenler
Pir Sultan Abdal
Hani benim önüm sıra gelenler
Ölüm var derlerdi ben inanmazdım
Duya duydum essah imiş yalanlar
Yaratmıştır insan ile hayvanı
İnsanda emanet koydu bu canı
Üçyüz altmış altı peygamber hani
Bizi kor mu ya onları alanlar
Şöyle bir günahkar kul türemişim
Bilemem ben feleğe n'eylemişim
Feleğin burcunu çok aramışım
Bel mi bağlar şu dünyayı görenler
Pir Sultan Abdal'ım gezerek gelir
Elinde defteri yazarak gelir
Sıra dolanarak bize dek gelir
Ölmez imiş bizim için ölenler
Pir Sultan Abdal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)