28 Eylül 2010 Salı

Operada Kuşlar Ölür Ansızın

Uzak mı durmak ister bir vadiden bir nehir
Bir kalbin yatağında birikse de kan ve kum
Unutulmuş bir ândır kitabında yokluğum
Bir derun muamması kırk gözeli ıstırap
Ufukları sessizce terk eden gölgelerin
İhanet librettosu, Batı kokan bir mendil
Damla damla büyüyen zehir yüklü karnaval
Çarmıha gerilen aşk çatlatırken geceyi
Bellini toprağında su perisi bir hayal
Aldanırsa sim ü zer endamına bir kızın
Bir vahim operada kuşlar ölür ansızın

Titreyişler, soprano, haykırış nöbetleri
Son gösterisidir şark bülbülünün kafeste
Papağanlar uçuşur parçalanan her seste
Tutkular gülzarını kuşatmıştır ısırgan
Hıyaban kırmızıdır şimdi, dağ başı duman
Tenor bir yalnızlığın ardında uyuyanlar
Sustururlar binlerce yılın rüyalarını
Oyalan bağ bozumu bekleyen son bahçıvan
Bu bir mahrem buluşma, bu bir cellât düğünü
Kapısını açarken melodiler kederin
Kim bilir, operada kuşların öldüğünü

.

Nurullah Genç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder