Gece eksilebilir, eksilmez tanıdık yüzüne susuzluğum.
Doğrul sorgusuz, korkusuz gözlerinle konuş gel,
ben gözlerini tanırım senin…
Bu gece oturup seni özledim;
ay doğruldu,
su duruldu; örttün mü perdesini penceremizin?
Şimdi yüreğime su taşıyan sesini sessizlik çaldı.
Yüzünde gölgelenen o bayat bir hüzünle,
senin sesin ve gözlerin bana emanet kaldı…
Gözlerin…
Yıllanmış şarkılar kadar yalnız,
terli ve suskun akşamlar gibi yorgun,
gibi ürkekti senin.
/Şimdi parmaklıkların perdesi ışık:
Sevgilim…
Sevgilim…
Sevinci savrulmuş haldaş gözlerin! /
.
Yılmaz Odabaşı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder