12 Nisan 2010 Pazartesi

PİŞMANLIK VE HÜZÜN

Zaman çığlık dolu; bu son geceden
Aydınlığa indi bütün kederler
Bir ses "uyan" diyor, "ölüm gelmeden
Yoksa seni karanlığa iterler"
Zaman çığlık dolu; bu son geceden
Neden korkuyorum, bilmem ki neden

Kelepçe vurdular, eyvah, dilime
Eski bir ülkede yitirdiklerim
Toz toprak misali çöktü elime
Rüyalar içinden getirdiklerim
Kelepçe vurdular, eyvah, dilime
Öksüz kaldı benden hece, kelime

Elim silahlı, sermayem: Gurur
Ne çiçekler benim; ne ben çiçeğim
Bir gün hesap için divan kurulur
Ayaklar altında kalır yüreğim
Elim silahlı, sermayem: Gurur
Korkarım beni de alnımdan vurur


Pişmanlık ve hüzün hep yığın yığın
Bütün varlığımla soyuluyorum
Ortasında kaldım bir bataklığın
Kurtarın dostlarım, boğuluyorum
Pişmanlık ve hüzün hep yığın yığın
Bahçesi harabe tüm insanlığın

Karşımda yokluğun alez gözleri
Zindanlar içinde zavallı ruhum
Mükafat mı, bana şu kan gölleri
Yoksa işkence mi, avutulduğum
Karşımda yokluğun alez gözleri
Bana diş biliyor yıllardan beri

Dilene dilene eğilmiş belim
Yüzüm kaktüs yaprağına benzemiş
Bilmiyorum, neden böyle tembelim
Kim bana "çalışma, yaşarsın" demiş
Dilene dilene eğilmiş belim
Artık görmüyorum, sağırım, kelim
Acaba çıkar mı, yollarım düze
Yoksa yokuşlar mı öldürür beni
Bir gün kavuşursam belki, gündüze
Talih bir defacık güldürür beni.
Acaba çıkar mı, yollarım düze
Sonsuzluğa, mutluluğa, denize

NURULLAH GENÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder