26 Temmuz 2010 Pazartesi

Sivaslı Karınca

Koca Kizilirmak köpüre köpüre
Akiyordu,
Bir telgraf diregi dibinde,
Zamanlar kadar telassiz ve köpüksüz,
Yürüyordu,
Sivasli bir karinca.

Karsi kiyidan parlak,
Kisniyordu,
Atlar doru doru,
Atlarin sarkisindan ayrilmis,
Yürüyordu,
Atlarin mesafesini anlamaz.

Sesi, adimlarinin sesi, memnun ve bahtiyar,
Duyuluyordu,
Kahraman.
Bir açligin ayaklarinca aziz,
Yürüyordu
Yeryüzünden.

Rahat gidisinden belli,
Biliyordu,
Dagi, suyu, otlari, lezzetle.
Baska karincalardan kopmus,
Yürüyordu,
Baska karincalara.

Gayretle, çalismakla, yorulmazlikla,
Benziyordu,
Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine,
Kara topragin alni üstünde, kara,
Yürüyordu,
Alin yazisindan daha hür.

Yoktu fikirlerden, davalardan haberi,
Yürümüyordu,
Rüyasi hiç.
Bugday tanesi üzre,
Yürüyordu,
Sivasli bir karinca.

.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder