3 Mayıs 2010 Pazartesi

Bizim Kasabamız

Ortasındayız memleketin,
Uzak değiliz Ankara'dan
Yakınız yakın olmasına;
Gelen olmaz,
Halimizi gören olmaz.
Asfaltmış yolları boydan boya,
Lambalar yanarmış dizi dizi.
Büyük laflar eden
Büyük adamları varmış.

Dayalı döşeli apartmanlarında
Seçme insanlar yasarmış,
Yasarmış yasamasına.
Ama sokaklarında bizim kasabanın
İdare lambası yanmaz,
Göz gözü görmez, tozdan dumandan
Oysa ki belediyemiz vardır
Kavga dövüş seçtiğimiz
Belediyesinde meclisimiz vardır,
Vardır var olmasına.
Kerpiçtir evlerimiz,
Yatarız ahir sekisinde
Bir yanımızda karimiz, çocuğumuz
Bir yanımızda çiftimiz, çubuğumuz
Tezek yakarız odun yerine;
Saç üstüne saman yakarız,
Gaz yerine.
Düğün olur, dernek olur,
Kazımın gırnatasında ayni hava:
'Ankara’nın tasına bak' ...
Bir toprağımız vardır bize dost
İki ağız buğday verir,
Ama ne buğday
Ambarlar almaz, gömeriz.
Yıl olur tohumluk kalmaz elimizde,
Tarla gider tapu gider.
Uğraş didin altımızda haşir yok,
Sen geldi isin çık içinden:
'Tarla mi kesekli, biz mi kaçamıyok?'
Fakili'ya tren gelir Kayseri'den,
Biner gider issiz kalan köylümüz.
Bulgur gider, pekmez gider elimizden,
Ankara'dan emir gelir,
Nutuk gelir.
'Nevürek, hemşehrim, nevürek.
Aglayak da gözden mi olak,
Dövünek de dizden mi olak.'

.

Rıfat Ilgaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder