28 Mayıs 2010 Cuma

Yaşlı Adam ve Elma Ağaçları

Hayal meyal hatırladığım bir yaşlı adam vardı;
Yapayalnız, kimsesiz, hatıralarıyla yaşardı
Çocukla çocuk, büyükle büyük çok ilginç bir insandı!
Mutluluğu ağlayarak, acıyı gülerek yaşadı.
Vefasız yıllara hüzünlenir için için ağlardı.
Vefasız kullara çok kızar ama hep içine atardı.
Zorluklardan hiç yılmaz, başı dimdik yaşardı.
O, uzun yaşamında pek çok şey başardı.
Ama yıllar yılları kovaladı, zaman su gibi aktı
Ve o iyice yaşlandı...


Birgün yukarda bulutlar karardı, yapraklar sarardı,
Bahçesindeki körpe fidanlar tek tek kırıldı.
Kuşlar yuvadan düştü,
Sabah bülbül ötmez oldu.
Yaşlı adam kahırlandı, üzüldü, kırıldı kolu kanadı.
O, ne kadar soğuk bir sonbahardı!
Sisler arasında da olsa aklımda kaldı.
Derken soğuklar arttı, yağmurlar başladı.
Yaşlı adam kendine bakamadı, hastalandı.
Fakat kimsecikler farkına varmadı...

Ara sıra nenem bir tas çorba yollardı,
Çoğu zaman arayan soran bile çıkmadı.
Yaşlı adam hüzünle pencereden bakardı,
Ben çok küçüktüm, bir de arkadaşım Hamit vardı.
Bir akşam zorla kalktı, ıslak bahçede dolaştı.
Yaşlı adamın solgun gözlerinde yaş vardı,
Yılların izlerini taşıyan yüzünde ise tebessüm...
Bize şöyle bir baktı, yanına çağırdı,
Birer tane elma uzattı, saçımızı okşadı,
Yanaklarından gözyaşları damladı!
Güneş batmıştı, sonra kulübesine doğru uzaklaştı...

O gün, yaşlı adam gözlerini ebediyen kapattı!
Bazısının hiç haberi dahi olmadı.
Kimi ardından gözyaşı döktü, ağladı.
Kısa zaman sonra hatırlayanı pek kalmadı...
İşte o ak sakallı yaşlı adam burada yaşardı,
Bunlar, onun elleriyle diktiği elma ağaçları...
Geriye ondan pek bir şeyler kalmadı;
Sadece çocukluk yıllarımın pembe anıları,
Bu bahçe, bu koru, elma ağaçları
Ve şuradaki, yaşlı adamın küçük mezarı...

.

Abacan Aşkısev Şenkal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder